25 Ekim 2006 Çarşamba

Bayramlar Bayram Ola



Bir Sabah. Diğer sabahlardan farklı bir sabah. Bir bayram sabahı. Sabah namazlarının mutat cemaatine ilaveten saflarımız biraz daha çoğalmıştı bu sabah. Asıl heyecan verici olan ise Bayram namazı vakti geldiğinde camiinin dolup cemaatin bahçeye, yola taşması, bir mahşeri kalabalığın o an peyda olmasıydı. Kim çağırdı bu insanları buralara? Ne almaya geldiler? Ya da buralarda ne dağıtılıyordu? Mevzisinde bekleyen ordunun birden muharebe meydanına akın edivermiş hali gibi geldi bana.  Bu mahşeri kalabalığı gördüğümde rabbime olan şükrümün ne kadar az olduğunu anladım.

Bayram namazı akabinde tanıdığınız tanımadığınız ancak, kardeşleriniz olduğu kesin, nice insanlarla bayramlaşıyorsunuz. Evinize geldiğinizde kapınızı çalan, yeni urbalarını yeni papuçlarını giyinmiş küçücük şekerlerin “Bayramınız kutlu olsun amca! Hayırlı bayramlar teyze!” deyişleri, ardından başlayan ve  gün boyu bitmeyip gece yarılarına dek süren eş, dost, düşman, hısım, akraba ve komşular arasındaki bayram tebrik ziyaretleri. Bu vesileyle, köylere başka kentlere yapılan yolculuklar. Hepsi ama hepsi çok güzel nimetlerdir bizim için. İleriki yaşlarımızda anacağımız ve “Ne bayramlardı o bayramlar” diyeceğimiz tatlı anılar.

Tüm bu sevinçleri doya doya yaşayabildim mi? diye sordum kendime; Yaşamalıydım. Bunlar bize bir lütuf idi. Bu nimetlere şükretmenin şekli sevinmekti. İçinde ne kadar acı olursa olsun bayramlar sevinç günleriydi. Bu günlerde sevinmek, sevindirmek bir şükürdür.

Bugün bayramın üçüncü günü. Ben hastanelerde şifa arayanların yanındayım. Ramazanla bir nebze olsun hatırlanan yoksul, yetim, yaşlı ve kimsesizlerleyim. Gurbet ellerde sevdiklerine ulaşamayanlarlayım. Kabirlerinde yatan büyüklerimleyim. Çeçenya, Filistin ve zulüm altında inleyen tüm İslam ve insan coğrafyasındayım.

Herkese Selam olsun. Bayram sevinci kalplerimizde bir ömür boyu sürsün. Bunu Hakk bize hak ve nasip eylesin.

25 Ekim 2006
/Çetin KOŞAR



    Bayramlar Bayram Ola 
Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine

Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı..

Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu

Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı..

Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok

Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini..

Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara

Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı..

Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Aylar, yıllar, günler erirken yasta

Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
    Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı..
                                            (Abdurrahim KARAKOÇ)


Bu şiiri  Bedirhan GÖKÇE yorumuyla (Dinlemek İçin)
https://www.vidivodo.com/bayramlar-bayram-ola-bedirhan-gokce