Büyükşehir Belediyeleri Yasasında yapılan bir
değişiklikle, İllerin sınırı büyükşehir belediye sınırı oldu. Köy ve
belde/kasaba yerleşkeleri
büyükşehirlerde kaldırılıp mahalle statüsüne dönüştürüldü. Tüm ilçeler ise
büyükşehir belediyesine bağlı ilçeler yapıldı. Böylelikle Köyler ve kasabalar
mahalle oldular. Köy muhtarı da dolayısıyla mahalle muhtarı oldu ve yetkileri
azaldı. Köy muhtarlarında nikah kıyılırdı eskiden. Şimdi nikah ilçe
merkezindeki belediye evlendirme memuru tarafından kıyılıyor.
Köylülük başlı başına bir yaşama, üretim, düşünce,
anlayış biçimidir. Türk Edebiyatında bir “Köy Romanı” olgusu vardır mesela. Köy
Filmleri bir döneme imzasını atmıştır. Köylü ressamlar, çoban ressamlar sanat
tarihimizde yerlerini almıştır. Kasaba da aynı zamanda bir kültürün adıdır.
“Kasaba Politikacısı” kavramını bilirsiniz. Kasaba Romanı diye edebiyatımızda
bir akım da vardır. Yusuf Atılgan ve Sabahattin ali bence en iyi kasaba
romanlarını yazan edebiyatçılarımızdır.
Köyün de kasabanın da kendine has bir mimarisi
vardır. Fakir Baykurt’un “Yılanların Öcü” romanında anlattığı Hanay ev
gözünüzün önüne gelmez mi hiç? Yaşar Kemal’in romanlarındaki ev betimlemeleri
peki? Büyükşehir sınırları içinde köy ve
kasaba kültürü de yok olacak mı? Bu
değişime direnmek zor görünüyor.. Köy yaşama biçimi, mimarisi, dili, ananeleri,
gelenekleri, yemekleri, ürettikleri yok olmaya yüz tutacak. Kasaba kültürü de
öyle..
Peki ne yapmalı? Bir kere Üniversitelerimiz, ilgili
bölümlerde bu yok olan kültürleri araştırmak üzere lisansüstü bölümler açarak
bu değerleri kayıt altına almalı, belgelemeli. Köy diyalektleri, deyimleri,
kullandığı araç gereç isimleri vs.. Kasaba ve köylerin özgün mimarileri, yapı
üretim şekilleri korunmalı. Mimari ve bilimsel araştırmalar yaptırılmalı.
Büyükşehir’e geçmeden, yerel seçimler öncesi,
Denizli B.Şehir Belediye Başkanı sayın Osman Zolan’a bir toplantıda bizim bir
önerimiz olmuştu. Çal’ın Çal Çakırlar köyü taş evleri, Menderes kenarındaki
yerleşimi, giyimi kuşamı ve gelenekleri ile çok özgün bir köy. Çakırların
evlerinin, kültürünün ve geleneklerinin yaşayarak korunması için bir proje
geliştirilmesini önermiştik. Aynı zamanda turizm sektörü ile bağlantılı bu
proje ile bölgede kaynak da yaratılabilir.
Denizli’nin doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyinde yer
alan farklı özellikli köy ve kasabalarımızın mimarileri ve kültürleri, bir ana
plan çerçevesinde korunup gelecek kuşaklara aktarılabilir. Bu gelecek kuşaklara
bir borcumuz olduğu kadar şimdiki yurttaşlarımız için de bir görev ifası
olacaktır.
/Süleyman Boz
9 Temmuz 2014