9 Temmuz 2014 Çarşamba

Büyükşehirdeki Köy Ve Kasaba Kültürü Korunsun

Büyükşehir Belediyeleri Yasasında yapılan bir değişiklikle, İllerin sınırı büyükşehir belediye sınırı oldu. Köy ve belde/kasaba  yerleşkeleri büyükşehirlerde kaldırılıp mahalle statüsüne dönüştürüldü. Tüm ilçeler ise büyükşehir belediyesine bağlı ilçeler yapıldı. Böylelikle Köyler ve kasabalar mahalle oldular. Köy muhtarı da dolayısıyla mahalle muhtarı oldu ve yetkileri azaldı. Köy muhtarlarında nikah kıyılırdı eskiden. Şimdi nikah ilçe merkezindeki belediye evlendirme memuru tarafından kıyılıyor.

Köylülük başlı başına bir yaşama, üretim, düşünce, anlayış biçimidir. Türk Edebiyatında bir “Köy Romanı” olgusu vardır mesela. Köy Filmleri bir döneme imzasını atmıştır. Köylü ressamlar, çoban ressamlar sanat tarihimizde yerlerini almıştır. Kasaba da aynı zamanda bir kültürün adıdır. “Kasaba Politikacısı” kavramını bilirsiniz. Kasaba Romanı diye edebiyatımızda bir akım da vardır. Yusuf Atılgan ve Sabahattin ali bence en iyi kasaba romanlarını yazan edebiyatçılarımızdır.

Köyün de kasabanın da kendine has bir mimarisi vardır. Fakir Baykurt’un “Yılanların Öcü” romanında anlattığı Hanay ev gözünüzün önüne gelmez mi hiç? Yaşar Kemal’in romanlarındaki ev betimlemeleri peki?  Büyükşehir sınırları içinde köy ve kasaba  kültürü de yok olacak mı? Bu değişime direnmek zor görünüyor.. Köy yaşama biçimi, mimarisi, dili, ananeleri, gelenekleri, yemekleri, ürettikleri yok olmaya yüz tutacak. Kasaba kültürü de öyle..

Peki ne yapmalı? Bir kere Üniversitelerimiz, ilgili bölümlerde bu yok olan kültürleri araştırmak üzere lisansüstü bölümler açarak bu değerleri kayıt altına almalı, belgelemeli. Köy diyalektleri, deyimleri, kullandığı araç gereç isimleri vs.. Kasaba ve köylerin özgün mimarileri, yapı üretim şekilleri korunmalı. Mimari ve bilimsel araştırmalar yaptırılmalı.

Büyükşehir’e geçmeden, yerel seçimler öncesi, Denizli B.Şehir Belediye Başkanı sayın Osman Zolan’a bir toplantıda bizim bir önerimiz olmuştu. Çal’ın Çal Çakırlar köyü taş evleri, Menderes kenarındaki yerleşimi, giyimi kuşamı ve gelenekleri ile çok özgün bir köy. Çakırların evlerinin, kültürünün ve geleneklerinin yaşayarak korunması için bir proje geliştirilmesini önermiştik. Aynı zamanda turizm sektörü ile bağlantılı bu proje ile bölgede kaynak da yaratılabilir.

Denizli’nin doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyinde yer alan farklı özellikli köy ve kasabalarımızın mimarileri ve kültürleri, bir ana plan çerçevesinde korunup gelecek kuşaklara aktarılabilir. Bu gelecek kuşaklara bir borcumuz olduğu kadar şimdiki yurttaşlarımız için de bir görev ifası olacaktır.

/Süleyman Boz
9 Temmuz 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder