7 Aralık 2021 Salı

Fadime Abula

 


FADİME ABULA
Eskiden köyümüzde büyük kız kardeşlere "abla" yerine "aba" deniyordu. Fakat annem O'na hep "abula" diye hitap ederdi. Çünkü Fadime Abulası bir ilaz(Laz) kızı ve aynı zamanda bir ilaz gelini idi. "Kapı-komşu" idik. Uzak diyardan köye gelin gelen annem için sığınılacak bir limandı Fadime Abulası. Bu "kardeşlik bağı" o kadar ileri düzeyde idi ki Fadime Abula’sının annesine de ismini belirtmeden direkt olarak "ana" derdi. Şimdi hepsi birbirlerine kavuştular.
Şairin dediği gibi "Bazan ölüm vardır, Ölümden önce gelir." Fadime Halam aslında bugün değil, yıllaaar yıllar önce "hayata gözlerini yummuştu." Yakalandığı amansız hastalığın tedavisi için kullanılan ilaçlar O'nu gözlerinden etmişti. Aynı âkibete uğrayan annemde de işitme kaybı (sağırlık) oluşmuştu. Bir gün annemle konuşurlarken "Güllü Gelin, benim gözlerim görmüyor senin kulakların duymuyor. İkimiz bir araya gelirsek bi'insan ederiz; sen bana göz ol, ben de sana kulak olayım." diye şakalaştıklarını duymuştum. Komşuluk haklarından da öte bir kardeş gibi insanların birbirine "göz-kulak" olması ne güzel şey değil mi?
Fadime Halam, artık bir "âmâ" idi. Hayatı dünya gözüyle değil de kalp gözüyle gören biri olmuştu. Elbette bu zor günlerinde onun en büyük yardımcısı "can yoldaşı" eşi Merhum Selahattin Dayı idi. Kendi ifadesiyle "Kenan'ın Bubası." Ne zaman ki Selahattin Dayı Rahmetli oldu, işte o günden itibaren daha önce gözlerini kapadığı hayata şimdi de "gönlünü kapatmıştı." Eşinin vefatından sonra hayattan umudunu kesmiş, o güler yüzlü insan canlısı Fadime hala gitmiş yerine, tabiri caizse “yaşayan bir ölü” gelmişti.
Fadime halamın, eşi Selahattin dayı için sarfettiği “Kenanın Bubası” ifadesi İslam kaynaklı eski bir gelenektir; ana-babalara ilk çocuklarının ismi "künye" olur; babalar "Ebu-oğul adı", anneler ise "Ümmü-kız adı" ile anılır öyle tanınırdı. Hatta, mezar taşlarında bile yazardı bu künyeleri. Aynı zamanda eşler de birbirlerine isimleri ile hitap etmez;"hişt, bana bak, herif..." gibi lakırtılar ederlerken Fadime Halam bu kadim kültürümüzü köyümüzde yaşatan tek kişiydi. Allah(cc), O'ndan razı olsun!)
Köyümüzdeki hitap şekillerinden birisi de eğer hitap edilen kişi öz akraba değilse kullanılan "akrabalık adı"nın başına özel adı da eklenirdi. Tıpkı "Fadime Hala" sözünde olduğu gibi. O, bizim de Fadime Halamız idi. Bizde “Hala” babanın kız kardeşi için söylenen bir akrabalık adıdır. Fadime Halamın en çok sevdiğim sözlerinden birisi de bize hitaben söylediği sözlerin sonuna "Danam!" ifadesini eklemesiydi. Dana, öküz adayı genç erkek sığıra denmektedir. “Dana ve sığır” isimleri günümüz gençlerine anlamsız, hatta abes gelebilir. Oysa, tarımsal kültürde öküz “ana, baba ve ata” gibi kutsaldı. Toprağı ekip biçen ve bu sayede hiç kimseye muhtaç olmadan yaşayan bir aile için bir çift öküz en büyük servetti. İşte bu ve buna benzer sebeplerden ötürü erkek çocukların “danam” diyerek sevilmesi tarımsal kültürün bir parçası idi. Mesela, birisine “kuzum” diye hitap etmek o kişiyi koyun yerine koymak mıdır? Yoksa, kuzunun rengi ve yününün yumuşaklığı gibi saf ve temiz duygu yüklü sevgiyi ifade etmek için midir? İşte, Merhume Fadime halamız da bizi “danam” sevgi sözcüğüyle severken aynı zamanda bir tarım toplumunun bir ferdi olan bizleri ululuyor, yüceltiyor ve yüreklendiriyordu.
***
Tatlı dilli, yumuşak sözlü, güler yüzlü, kibirden uzak alçak gönüllüydü. Yaptığı bir şeyle öğünmez, anlatırken boynunu hafifçe yana eğer "Geliverdüg, gidiverdüg, ediverdük, yapıverdüg... " gibi masumane yüklemler kullanırdı.
***
Yukarı Köy’ün tepesinde su kuyusu yoktu. Eski günlerdeki Fadime Halamı, omzunda boyundurukla Hikmet Dayı'nın kuyusundan eve su "çekerken" hatırlıyorum. Daha sonraları su tankları(tanker) ile ve en son da evlere şebeke suyu bağlansa da sadece su değil “dünyanın yükünü” taşıyacağı kadar taşımış biri olarak ayrıldı bu dünyadan. Şairin dediği gibi O'nun da "Dünya Sürgünü" sona erdi ve kavuştu “En Sevgilisi”ne, ebedî hayata ve kendinden önce gidenlere. O bir anne idi. Rabbim rahmetiyle muamele etsin, mekanını Cennet eylesin, Efendimiz(sav)'in sancağı altında buluşmayı hepimize nasip eylesin.( Âmîn.)
/Çetin KOŞAR
6 Aralık 2021


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder