9 Haziran 2008 Pazartesi

Keşkek Kazanı




"Keşkek kazanına Düşmek İstemeyen Var Mı?"

Kazanı görenin hemen canı keşkek çekiyor. Ya da bu manzarayı hayatı boyunca hiç görmeyenler direk "bu ne böyle  yaâ?" deyip farkına varmadan küçük dilini gösteriyor.

Keşkek ülkemizin farklı bölgelerinde farklı usullerde pişirilip tüketilmektedir. Bu resimde gördüğünüz keşkek Muğla ili Kavaklıdere İlçesi Kurucuova köyüne ait Keşkekçi Mehmet Dedeye ait. Köyde bu usulde keşkek pişiren 5 kişi var.

Keşkek burada biraz farklı demiştik. Her zaman pişirilmez, biraz masraflı ve zahmetlidir. Keşkek için bir kuzu veya oğlak (tavuk eti olmaz), bir dolu (yaklaşık 10 kg) dibekte dövülmüş buğday, kalaylı büyük kazan, 3 kg tereyağı ve meşe odunu gereklidir.

Bir gün önceden keşkekçiyle iş bağlanır. Köylüye haber verilir. Sabah namazından sonra keşkekçi gelir ve teçhizatı kurar. Kazanın içersine oğlak eti bütün olarak bırakılır buğdayı ve suyu ilave edilir. Odunlar kazanın altına değil kazandan uzak yanlardan ısı gelecek şekilde yakılır. Yaklaşık 6 saat kadar pişer burada. Sonra Köy halkı toplanır kazan başına gençler başlar tokmakla kazandaki keşkeği dövmeye. Sırayla yaşlılarda geçer. Kazan kenarında küçük çocuklarda vardır. Onlar sevecen bir şekilde azarlanır "içine kaçacaksınız" diye. Kazandaki keşkek dövüldükçe kemikler tokmağa gelir keşkekçi Mehmet Dede kaşıkla onları alır içinde kemik kalmayıncaya dek. Sıra kızdırılmış tereyağının keşkek üzerine dökülmesine gelir oradan bir ses işitilir:

-Sami'ye ayırın o yağlı ve tuzlu yemez. Başka bir ses
-Neşet'i unutmayın adam hasta dokunur

Mehmet dede onların keşkeğini ayırır. Arkasından doldurur tuzu. Bağırırlar hemen,

- "Milleti tekset edeceksin."diye alaycı alaycı.

Keşkek kepçeyle sinilerin üstüne doldurulur. 5-6 kişi bir olup bu sinilerden keşkeğe yumulurlar. Kimisi homurdanır çok tuzlu, yok buğdayı iyi dövülmemiş ve birçok hayıflanmalar. Fakat tepsideki keşkek bittikten sonra bir tepsi daha doldurturlar. Hüseyin Hocaâ??nın âmin sesiyle herkes kaşıkları bırakır, dua okunur "Allah gabıl etsin" .

-Duadan sonra "40 kaşık daha alacakmışsın" der ordan biri. Bir kahkaha kopar.

Ne diyeyim ben "afiyet olsun."

/Feyzullah ARSLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder