Arş. Gör. Ayhan KARAKAŞ
ÇÜ Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
akarakas@cu.edu.tr
ÖZET
Köy ve şehir monografileri her alanda hızlı bir
değişim yaşayan toplumumuzun yerleşim yerleri çerçevesinde çekilmiş birer
kültürel fotoğrafı gibidir. Toplumumuzun sahip olduğu kültürel değerlerin
değişiminin kolaylıkla izlenmesini sağlayan bu çalışmalar aynı zamanda kayıt
altına alınan zengin malzeme üzerinde daha kapsamlı çalışmaların yapılmasını
olanaklı kılmaktadır. Bu türden monografi çalışmalarıyla çalışma sahası ile
ilgili verilen genel tanıtıcı bilgilerin yanında halk kültürünü oluşturan geçiş
dönemleri (doğum, evlenme, ölüm); bayram, tören ve kutlamalar; halk inanışları;
halk mutfağı; halk hekimliği; manzum, manzum-mensur ve mensur anonim halk
edebiyatı ürünleri kültürümüze kazandırılmış oluyor. Üniversitelerimizin Türk
Dili ve Edebiyatı bölümlerinde genellikle lisans ve yüksek lisans düzeylerinde
verilen monografi çalışmaları, ortaya konulan ürünlerle, ülkemizin kültür
atlasının oluşumunda önemli temel taşları olacaktır. Bu türden yöresel
çalışmalar tamamlanmadıkça Türkiye’deki gelenek ve ürünler ile ilgili varılacak
yargılar gerçekçi olmayacaktır. Bu da ancak yörelere göre yapılacak monografik
çalışmalarla mümkündür. Köy ve şehir monografisi çalışmalarıyla halk kültürü
ürünlerinin yerelden ulusala, ulusaldan evrensele nasıl taşınacağı sorusunun
yanıtı aranacaktır. Çalışmamızda halk kültürü mirasının derlenip araştırılarak
gelecek kuşaklara aktarılmasını köy ve şehir monografileri örneğinden yola
çıkarak açıklamaya çalışacağız.
GİRİŞ
Kültür; insan davranışının ve bu davranışın
yansımalarının arkasında yatan dünyanın soyut değerleri, inançları ve
algılarından ibarettir. Bunlar, toplum üyeleri tarafından paylaşılan ve
toplumda kabul edilen davranışlar üretirler. Kültür, biyolojik kalıtımdan çok
dil aracılığıyla öğrenilir ve bu kültürün parçaları tamamlanmış bütünler olarak
işlev görür (Haviland, 2002: 63).
Her millet; dil, kültür, tarih mirasıyla dünyada
yerini alır. Bireylerin kökleşmesini ve toplumsallaşmasını sağlayan kültür
mirasları geçmişin tanıklarıdır. Bu yönleriyle geleceğin şekillenmesinde
etkindirler. Sosyal yapı, ait olduğu toplumun kültür ögeleriyle şekillenir.
Sosyal yapı, bir değerler ve kurumlar bütününün meydana getirdiği, gelişme
özelliği gösteren, kişileri ortak noktalarda birleştiren bir sosyal yaşam
biçimidir (Tural, 1994: 14).
Kültür; yaşanan, yaşatan ve yaşayan varlık olarak
geçmişten geleceğe sürekliliktir (Güvenç,1993: 231). Kültür toplumsaldır. Kişi
içinde yaşadığı toplumun kültüründen soyutlanamaz. Kültür tarihseldir, uzun bir
yaşam dilimi içinde olgunlaşır. Kültür bir yaşam biçimi, bir toplumsal
davranıştır. Bu olgu da bir süreç içinde bir tarih çanağında oluşur. Türk
kültürü, belirli bir coğrafyayla sınırlandırılamayacağı için göçüp
yerleştikleri, devlet kurup egemen oldukları ülkelerin tümünü kapsamaktadır
(Artun, 1996: 12).
Halk kültürü, insanların ve insan topluluklarının
kültürel kimliklerinin ana kaynaklarından bir bölümünü oluştururken, öte yandan
da tüm insanlığın paylaştığı ortak bir mirastır. Bu mirasın kökleri yerel
tarihlerin ve doğal çevrelerin derinliklerine uzanır. Halk kültürü, kültürel
çeşitliliğin korunması için gerekli temel ögelerden biridir. Sözlü kültür,
insanların belleğinin bütün toplumlarda yaşamasının ön koşuludur. Ancak
böylelikle uygarlıklar kültürü korunabilir. Kültürel miras, yaşam verdiği
kültürel çeşitlilik gibi, sürdürülebilir kalkınma ve barışın garantisidir
(Artun, 2005: 313).
Toplumların yaşam biçimlerini belirleyen ögelerden
biri olan halk kültürü geleneği kuşaktan kuşağa , dilden dile aktarılır ve
kültürel zenginliğin temelini oluşturur. Kültürel değerlere sahip çıkılması
sağlıklı bir sürdürülebilir gelişmenin temellerinin pekiştirilmesi bakımından
vazgeçilmezdir. Kültürel zenginlik, yaratıcılığı beraberinde getirmekte,
yaratıcılık da sağlıklı ekonomik ve toplumsal gelişmeyi desteklemektedir
(Artun, 2005: 314).
Halk kültürü
ürünlerimiz, Türk toplum hayatının ifadesi, duygu ve düşünce beraberliğinin
göstergesidir. Milli kültür yerellikten çıkmış, onu aşarak yurt bütünlüğünde
benimsenmiş ortak değerleri, yaşama biçimleri ve buna bağlı unsurları içine
almaktadır. Bu unsurlar; doğum, evlenme ve ölüm olaylarından oluşan geçiş
dönemleri; bayram, tören ve kutlamalar; halk inanışları; halk mutfağı; halk
hekimliği ve anonim halk edebiyatı; halk hukuku; halk mimarisi; halk botaniği;
halk veterinerliği gibi çeşitli alanlara dayanmaktadır.
Uzun bir süreç içerisinde oluşan halk kültürü
ögeleri derlenerek kayıt altına alınmadığı takdirde gelecek kuşaklara
aktarılamama ve unutulup yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu
kaygı çalışmamızın temel amacını oluşturmuştur.
İşte bu zengin halk kültürünün kayıt altına alınıp korunması noktasında
monografiler önemli bir yer tutmaktadır. Monografiler, halkbilimi
çalışmalarında geçen yüzyılın yarılarından itibaren kullanılan tek konulu
çalışma türü olarak son derece yaygın araştırma ve yorumlama araçlarıdır. Türk
halkbilimi çalışmalarında da başarıyla kullanılan motif, tür esasına dayalı
monografilerin yanı sıra bir köy, kasaba veya kent gibi yerleşme biriminin halk
kültürünün kendi bütünlüğü içinde çalışıldığı köy, kasaba veya kent monografisi
olarak adlandırılan çalışma tarzı yaygınlaşmış durumdadır. Analitik tahlile
yönelik olarak alan araştırmasıyla derlenen malzemenin kendi iç bütünlüğünü
taşıyan ve içinde yer aldığı sosyo-kültürel ve fiziki çevreye dair bilgilerle
birlikte sistematik olarak tasnif edilmesi bakımından monografiler son derece
önemli bir halkbilimi çalışma türüdür (Çobanoğlu, 1999: 35-36).
Bu türden
monografiler her alanda hızlı bir değişim yaşayan toplumumuzun yerleşim yerleri
çerçevesinde çekilmiş birer kültürel fotoğrafı gibidir. Toplumumuzun sahip
olduğu kültürel değerlerin değişiminin kolaylıkla izlenmesini sağlayan bu
çalışmalar aynı zamanda kayıt altına alınan zengin malzeme üzerinde daha
kapsamlı çalışmaların yapılmasını olanaklı kılmaktadır
Üniversitelerimizin Türk Dili ve Edebiyatı ile
Halkbilimi bölümlerinde lisans ve lisansüstü düzeylerde verilen monografi
çalışmaları, ortaya konulan ürünlerle, ülkemizin kültürel zenginliğine büyük
katkılar sağlayacaktır. Yurdumuzun farklı yörelerinden okumaya gelen öğrenciler
kendi köyleri ile ilgili çalışmaları ortaya koydukça bu derlenen malzemeler
üzerinde yapılan çalışmalar da artacak ve derlemelerin değeri anlaşılacaktır.
Bu türden yöresel çalışmalar tamamlanmadıkça Türkiye’deki gelenek ve ürünler
ile ilgili varılacak yargılar gerçekçi olmayacaktır. Bu da ancak yörelere göre
yapılacak monografik çalışmalarla mümkündür. Köy ve şehir monografisi
çalışmaları halk kültürü ürünlerini yerelden ulusala, ulusaldan evrensele
taşıyacaktır.
Ülkemizde üniversitelerde yaptırılan lisans ve
lisansüstü düzeydeki tezlerde ve bireysel olarak gerçekleştirilen şehir
folkloru araştırmalarında, çeşitli çalışma plânları kullanılmakta ve söz konusu
plânlar temel olarak aynı başlıkları taşımaktadırlar. Çalışma plânındaki bu
başlıklara yeni rastlanan halk kültürü malzemesi için yeni
başlıklar eklenebilir ya da çalışma sahasında
bulunmayan malzemeleri içeren başlıklar çalışma plânından çıkarılabilir. Bu
çalışmada; giriş, geçiş dönemleri, bayram, tören ve kutlamalar, halk
inanışları, halk mutfağı, halk hekimliği, halk veterinerliği ve anonim halk
edebiyatı başlıkları üzerinde durulmuştur. Halk kültürü oldukça geniş kapsamlı
bir terim olduğu için halkın sahip olduğu bütün değerleri ifade eder. Bu
sebeple konu başlıkları istenildiği kadar genişletilebilir. Araştırmacılar özel
çalışma alanlarına göre çalışma plânlarını belirleyebilirler. Ayrıca monografi
çalışmalarında plânda yer alan konu başlığı sayısının çok fazla olmaması
araştırmayı daha başarılı kılacaktır; çünkü bu yolla malzeme üzerinde daha
fazla çalışma imkânı bulunabilecektir. Yine çalışmanın bir tez çalışması olup
olmadığına bağlı olarak süre sınırlamasının olması, fiziki ve ekonomik koşullar
araştırmanın plânını değiştirebilecek etkenlerdir. Yapılan monografi
çalışmalarında öğrencilerin ve araştırmacıların gösterecekleri titizlik
derlenen malzemenin doğru verilere dayanmasını sağlayacaktır. Kaynak kişi
sayısının fazla tutulması ve şartlar uygunsa katılmalı gözlem tekniğinin
kullanılması yapılacak monografi çalışmasını daha başarılı kılacaktır. Ayrıca
lisans düzeyinde olmasa bile lisansüstü düzeyde yapılan monografi
çalışmalarında derlenen malzemenin özelliğine bağlı olarak her bölümün sonunda
bir inceleme çalışmasına yer verilebilir. Yapılacak bu inceleme daha sonra
monografiden yararlanacak araştırmacıların da işlerini kolaylaştıracaktır.
Köy ve şehir monografilerinde öncelikle konu, amaç,
kapsam ve yöntem belirlendikten sonra bunlar çalışmanın giriş kısmında
belirtilir. Araştırma yapılacak olan alanın tarihi, coğrafi özellikleri,
nüfusu, ekonomik yapısı ve sosyo-kültürel yapısı hakkında genel bilgiler
verilir. Bu bilgiler yörede yapılacak alan çalışmasında araştırmacıya önemli
kolaylıklar sağlayacaktır. Çalışma alanının fiziki ve coğrafi özelliklerini
bilen araştırmacı hazırlıklarını buna göre yapacaktır. Sosyo-kültürel yapı
hakkındaki bilgiler ise seçilecek alan araştırma yönteminin belirlenmesinde
etkili olabilir. Örneğin dışa kapalı bir toplum yapısının hakim olduğu yerlerde
katılmalı gözlem tekniğinin kullanılması oldukça zordur. Böyle bir yapıya sahip
olan toplumdaki insanların dışarıdan gelen yabancı bir araştırmacıyı aralarına
bir süreliğine de olsa kabul etmeleri oldukça güçtür. Bunların dışında coğrafi
özelliklerin bilinmesi yöre mimarisinin özellikleri hakkında bize önemli
ipuçları verir. Nüfus ve sosyo-kültürel yapı ise yöredeki bazı âdet ve
uygulamaların oluşumunda ve değişiminde etkilidir. Bu konuda yapılacak
değerlendirmelerde yörenin sosyo-kültürel ve ekonomik yapısı araştırmacıya
oldukça yardımcı olur.
Monografi çalışmalarında en zengin halk kültürü
malzemesinin derlendiği ve etrafında birçok âdet, gelenek, töre ve törenin
oluştuğu bölümlerinden biri doğum, evlenme ve ölüm başlıklarından oluşan geçiş
dönemleridir. Geçiş dönemleri halk kültürünün en temel bölümlerinden biridir.
Çalışmada yöreden derlenen malzeme verilmeden önce Anadolu’nun çeşitli
yörelerindeki benzer konudaki uygulamalar yazılı kaynaklardan aktarılabilir.
Geçiş dönemlerinden ilki olan doğum, monografilerde
doğum öncesi ve doğum sonrası olmak üzere iki ana
bölümden oluşmaktadır. Doğum öncesi başlığı; “kısırlığı giderme, gebelikten
korunma, çocuğun sağlıklı doğması ve yaşaması, aşerme, doğacak çocuğun
cinsiyetini belirleme, gebe kadının kaçınmaları, doğum hazırlığı” konularını
içermektedir. Doğum sonrasında yapılan uygulamaları içeren bölüm de oldukça
zengindir. Bu bölüm; “göbek kesme, çocuğun eşi (göbeği), lohusa bakımı/lohusa
ziyareti/lohusa şerbeti, lohusa sütü/ilk meme/ilk giydirme, albasması,
kırkbasması, kırklama, ad koyma, ilk gezme, aydaş çocuk, yürüyemeyen/konuşamayan
çocuk, huy kesme, sütten kesme, ilk diş/saç kesme, kız çocuklarında kulak
delme” başlıklarından oluşmaktadır.
Evlenme de etrafında birçok âdet, gelenek ve
törenin oluştuğu bir geçiş dönemidir. Monografilerde evlenmenin oldukça fazla
alt başlığı vardır. Evlenme başlığı altında “evlendirme biçimleri, evlilik
çağı/evlilik yaşı/evlenme isteğini belli etme” yer alır. Evlilik öncesinde;
“gelin-güvey seçimi, kısmet açma, görücülük/kız isteme, söz kesme/tatlı
yeme/başlık, nişan, nişanlılık, davet/okuntu” ile ilgili bilgilere yer verilir.
Düğünle ilgili başlıklar ise; “bayrak dikme/sağdıç,
çeyiz, kına/kırkım, gelin alma, gelin indirme, özne övme, nikâh/gerdek”tir.
Düğün sonrasında ise sadece “duvak” başlığı bulunmaktadır. Yine her başlıkla
ilgili yazılı kaynaklardan aktarılacak bilgi derlenen malzemeyi
tamamlayacaktır.
Geçiş dönemlerinden sonuncusu olan ölüm, ölüm
öncesi ve ölüm sonrası olmak üzere iki ana bölümden oluşur. Ölüm öncesinde,
“ölümü düşündüren ön belirtiler” bölümünde çeşitli başlıklar altında ölümü akla
getiren durumlar kaynak kişilerden elde edilen bilgiler ışığında verilir.
Anadolu’nun çeşitli yörelerindeki benzer uygulamalardan verilecek örnekler
çalışmayı daha da zenginleştirecektir. Ölüm sonrasında ise; “ölünün bekletilmesi,
yıkama ve kefenleme, cenazenin taşınması, gömme ve mezarlıkta yapılan işlemler,
cenaze evi, belirli günler/ölü yemeği, ölünün eşyaları, devir/iskat, yas tutma,
mezar ziyaretleri” ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Geçiş dönemlerine bağlı
olarak halk kültürünün derlenmesi oldukça önemli bir hizmettir; fakat derlenen
bu malzeme üzerinde yapılacak inceleme ve değerlendirmeler çalışmayı daha
zengin hale getirecektir. Özellikle lisansüstü düzeyde yapılan monografi
çalışmalarında geçiş dönemlerinin her alt başlığındaki derlenen bilgilerle
ilgili incelemeler yapılmalıdır. Bu âdet, gelenek ve törenlerin eski Türk
kültürü ile olan bağlantıları ele alınmalı, uygulamalardaki eski kültür izleri
ortaya çıkarılmalıdır; çünkü geçiş dönemleri etrafında oluşan inanç ve uygulamaların
birçoğunda İslâmiyet’e rağmen Şamanizm, atalar kültü ve tabiat kültlerinin
izlerini görmek mümkündür.
“Bayram, Tören ve Kutlamalar” bölümünde sünnet ve
çevresinde gelişen inanç ve uygulamalar, askerlik ve askere uğurlama ile ilgili
âdet ve inanmalar, dinî ve millî bayramların kutlanılışı ile ilgili âdetler,
kandillerde yapılan uygulamalarla ilgili derlemelere dayanan bilgiler verilir.
Bu bölümde de konu başlıkları ile ilgili yazılı kaynaklardan alınacak
bilgilerle de konu desteklenmelidir. “Halk İnanışları” başlığı altında yöredeki
yatır ve ziyaretler ile ilgili inanışlar, kurban/adak, ocaklar, nazar/nazarlık,
büyü, uğur/bereket, tabiat olaylarıyla ilgili inanışlar, hayvanlarla ilgili
inanışlar, günlerle ilgili inanışlar, rüya ile ilgili inanışlar verilecek kısa
teorik bilgiler ışığında sıralanır. Bu bölümde de inanışlar incelenmeli ve
gerekli inceleme ve değerlendirmeler yapılmalıdır.
“Halk Mutfağı” bölümünde yörenin yemek kültürü
ortaya konmaya çalışılır. Yörede yapılan yemekler üzerinde yörenin ekonomik
yapısının, coğrafi şartlarının, bitki varlığının, toplumun sosyo-kültürel
yapısının etkileri vardır. Bu başlıklara göre yemekler çeşitlilik kazanır.
Yiyecek türleri ve yapılışları, içecek türleri ve yapılışları, yiyecek ve
içeceklerin korunması, kışlık hazırlanan yiyecekler, mutfak araç ve gereçleri,
bunların kullanılışları, sofra gelenek ve görenekleri bu bölümün alt
başlıklarını oluşturmaktadır.
Halk hekimliği ile ilgili uygulamalar ülkemizin
büyük bölümünde oldukça zengindir. Hastalıkların sağaltılmasında kullanılan
yöntemler ve ilaçlar, hastalıkların türlerine göre ya da yapılış şekillerine
göre sınıflandırılabilir. Halk baytarlığı ya da veterinerliği dediğimiz bölümde
de halkın hayvanları hastalıklardan korumak ve hastalıklarını tedavi etmek
amacıyla kullandığı yöntemler ve ilaçlar, alınan bilgiler ışığında sıralanır.
Halk hekimliği ve halk baytarlığı bölümlerinde özellikle büyüye dayalı sağaltma
işlemlerinde büyük ölçüde eski Türk kültürünün izleri yaşamaktadır. Bu yüzden
sağaltma işlemleri incelenmeli ve kültürel yönden değerlendirilmelidir. Anonim
halk edebiyatı ürünlerine yer verilen bölümde de yörenin özelliğine bağlı
olarak çok zengin malzemelere rastlanır. Yörelere göre farklı türlerdeki metin
sayıları artıp azalabilir. Örneğin bir yöremizde ağıt söyleme geleneğinin
zenginliğine dayalı olarak ağıt sayısı fazla iken başka bir yöremizde halk
hikâyesi sayısı fazla olabilir. Bu bölüm; manzum anonim halk edebiyatı
ürünleri, manzum-mensur anonim halk edebiyatı ürünleri, mensur anonim halk
edebiyatı ürünleri ve köy seyirlik oyunları ana başlıklarından oluşmaktadır.
Manzum anonim halk edebiyatı bölümünde yöreden derlenen; türkü, mani, ağıt,
ninni ve tekerlemeler verilecek teorik bilgilerden sonra sıralanır. Her türün
sonunda biçim ve içerikle ilgili bir inceleme ve sınıflama yapılması yörenin bu
türlerle ilgili geleneğini ortaya koyması bakımından önemlidir. Örneğin bir
yöreden derlenen ağıt metinleri sınıflandırılıp incelendiğinde o yörenin ağıt
söyleme geleneği ortaya konmuş olur. Daha sonra bu türlerle ilgili yapılacak
geniş kapsamlı çalışmalarda bu verilerden yararlanılabilir. Türkiye’de bu
türlere bağlı gelenekle ilgili yapılacak değerlendirmeler ancak bu tür bireysel
çalışmalara dayanılarak yapıldığında gerçeklik taşıyacaktır.
Manzum-mensur anonim halk edebiyatı ürünlerinin yer
aldığı bölümde bilmeceler cevapları ile birlikte verilmeli, atasözü, deyim,
alkış ve kargışlar da numara verilerek sıralanmalıdır. Bu bölümdeki anonim
ürünler de biçim ve kavram özelliklerine göre sınıflandırılıp
değerlendirilmelidir. Böylelikle yapılacak geniş kapsamlı çalışmalara veri
sağlanmasının yanı sıra yöredeki gelenek tespit edilmiş olacaktır. Mensur
anonim halk edebiyatı başlığı altında yer alan ve yöreden derlenen masal,
fıkra, efsane ve halk hikâyesi metinleri verilecek teorik bilgiler ışığında
sınıflandırılıp değerlendirilmelidir. Köy seyirlik oyunları da oyuncular,
malzeme-teknik, dil ve üslûp gibi başlıklar altında incelenmelidir. Bunun
sonucunda elde edilen veriler de yörenin geleneğinin belirlenmesini sağlamakla
kalmayacak daha sonra yapılacak çalışmalar için de önemli bir basamak teşkil
edecektir. Anonim halk edebiyatı başlığı altında yer alan her metne bir
kısaltma ve sıra numarası verilirse bu, inceleme kısmında araştırmacıya oldukça
yardımcı olur. Araştırmacı metinlere yapacağı göndermelerde bu kısaltma ve sıra
numaralarını kullanabilir. Örneğin Feke ağıtlarındaki birinci metin için, Feke
ve ağıt sözcüklerini sıra numarasıyla birlikte ifade eden “FA-1” kısaltması kullanılabilir.
Monografinin sonuç bölümü, çalışmanın sonucunda
elde edilen verilerin tartışıldığı ve değerlendirildiği bölümdür. Burada
varılacak olan yargılar çalışmanın esasını oluşturmaktadır. Metin içinde
verilen kaynak kişilerin künye bilgilerinin yer aldığı bölümden sonra çalışmada
geçen yerel kelimelerin anlamlarının verildiği bir sözlük hazırlanması
çalışmadan yararlanmayı kolaylaştıracaktır. Monografi çalışmasının sonuna
koyulacak olan yöre ile ilgili ve yapılan çalışmanın ilgi çekici bölümlerini
yansıtacak olan fotoğraflar çalışmaya görsel bir zenginlik katacaktır.
Ülkemizde monografi yoluyla yapılacak olan
derlemelerle unutulmaya ve kaybolmaya başlayan halk kültürümüz kayıt altına
alınmış olacaktır. Bu derlemeler ve bunların üzerinde yapılacak incelemeler
halk kültürümüzün korunup gelecek kuşaklara aktarılması yolunda en acil
atılması gereken adımlardır. Yapılan monografi çalışmaları ise halk kültürümüz
adına yapılmış en değerli çalışmalar olarak kabul edilmeli ve bu çalışmaların
sayısı üniversitelerimizce, araştırmacılarımızca ve bu işe gönül verenlerce
artırılmalıdır. Türkiye’de bireysel olarak ve üniversitelerce yaptırılan bu
çalışmalar
arasında bir koordinasyon sağlanmalıdır. Çalışmalar
belirli bir plân çerçevesinde yapılmalıdır. Plânlı yapılacak çalışmalar halk
kültürümüzün daha hızlı bir şekilde kayıt altına alınmasını sağlayacak ve bu
şekilde kültür aktarımı daha hızlı ve başarılı olacaktır.
Bu konuda en önemli görev Kültür Bakanlığı ve
üniversitelerimize düşmektedir. Bakanlıkça hazırlanacak eğitici ve
bilgilendirici kısa film ve yayınlarla halk kültürünün değeri vurgulanmalı ve
derleme faaliyetleri özendirilmelidir. Bu şekilde toplumun çeşitli kesimlerinin
de desteğiyle faaliyetler daha hızlı bir şekilde yürütülecektir. Kültür
Bakanlığı koordinatör olarak üniversiteler arasında koordinasyonu sağlamalı ve
çalışmaları plânlamalıdır. Üniversite bulunan bölgelerde halk kültürü derleme
işini üniversiteler üstlenmeli ve elde edilen kültürel malzeme bölge kültürünü
oluşturma yolunda kullanılmalıdır. Ayrıca malzemelerin toplanıp işlendiği ve
araştırmacıların hizmetine sunulduğu “Milli Folklor Arşivleri”
oluşturulmalıdır. Özel arşive sahip olan araştırmacılar malzemelerini bu
arşivlere devretmelidirler. Milli Folklor Arşivleri yapılacak folklor
yayınlarını da finanse edebilecek ekonomik güce sahip olmalıdırlar.
Üniversitelerin ulaşamadığı yörelerdeki derleme faaliyetleri ise Kültür
Bakanlığı’nca yapılmalıdır. Daha sonra bölgesel olarak elde edilen bu birikim
Türkiye’nin halk kültürü haritasını ortaya koyacaktır. Böylece halk kültürümüz
plânlı bir şekilde kayıt altına alınıp gelecek kuşaklara aktarılmış olacaktır.
*Bu yazı,
Kocaeli Üniversitesi ile MOTİF Halk Oyunları Eğitim ve Öğretim Vakfı’nın
16-18 Aralık
2005 tarihlerinde Kocaeli’nde ortaklaşa düzenledikleri “Halk Kültürlerini
Koruma-Yaşatma
ve Geleceğe Aktarma Uluslararası Sempozyumu’nda sunulan bildiri
metnidir.
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 15,
Sayı 2, 2006, s.243-250
KAYNAKÇA
ARTUN, Erman
(1996), Günümüzde Adana Âşıklık Geleneği (1966-1996) ve
Âşık Feymani, Adana İl Kültür Müdürlüğü Yayınları,
Adana.
…………………(2000), Adana Halk Kültürü
Araştırmaları I, Adana
Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Adana.
…………………(2005), Türk Halkbilimi, Kitabevi,
İstanbul.
BAŞÇETİNÇELİK, Ayşe (1998), Adana Halk Kültüründe
Geçiş Dönemleri,
Doğum-Evlenme-Ölüm, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi,
Çukurova Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Adana.
ÇOBANOĞLU,
Özkul (1999), Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri
Tarihine Giriş, Akçağ Yayınları, Ankara.
GÜVENÇ,
Bozkurt (1994), Türk Kimliği, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.
HAVILAND,
William A. (2002), Kültürel Antropoloji, Kaknüs Yayınları,
İstanbul.
KARAKAŞ,
Ayhan (2005), Feke Halk Kültürü Araştırması, Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Adana.
TURAL, Sadık
Kemal (1994), Kültürel Kimlik Üzerine Düşünceler, Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara.
YILMAZ,
Mehmet Ali (2005), Aladağ Halk Kültürü Araştırması, Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Adana.