İçilebilir su kaynaklarımız hemen hemen dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Daha çok kuyulardan elde ettiğimiz sularımız hiç bir zaman yeterli olmamıştır. Köyümüzün su problemini çözmek için değişik yerlerden su getirme çalışmaları yapılmış ve sonunda köyümüz şebeke suyuna kavuşturulmuştur. Ancak bu girişimde yeterli gelmemiş, köyümüzün su sorunu hâlâ devam etmektedir. İlgililerin bu sorunu bir an önce çözmeleri en büyük arzumuzdur.
Asıl hâlihazırda kullanılan su kaynaklarımız mevcut su kuyularımız olup bunlar da oldukça yetersizdir. Su kuyusu, yeraltı su yatağının bulunduğu bir yer seçilir ve kazılarak açılır. Kuyular bazen o kadar derin olur ki 15–20 metre derinliğe inildiği de olmaktadır. Bilinen en derin su kuyusu Fikrücüğün su kuyusudur. Yine Yukarı köyde bulunan Sefercüğün su kuyusunun 12 adam boyu olduğu söylenmektedir.
Eskiden hemem hemen her ailenin kendisine ait bir su kuyusu vardı. Derin kuyu kazmak için mesleği kuyu kazmak olan “Puvarcı”lar çağırılırdı. Kazma kürekle açılan su kuyusu açılırken insan boyunu aşana kadar toprak dışarıya kürekle atılır. Derinleşen çukurdan toprağın çıkarılabilmesi için ilkel bir dolap kurulur. Dolaba bağlı olan urganın ucuna bir kap bağlanarak toprak dışarıya böyle çıkarılır. Suya ulaşıldıktan sonra bir metre çapındaki petek denilen künkler üst üste dizilerek boşluk alanda daha fazla su birikmesi için taş dolgu yapılır ya da petek kullanılmadan harçsız taş duvar örülerek taş boşluklarında da su birikmesi sağlanır.
Kuyular, bu tarzlar göz önünde bulundurulursa ikiye ayrılmakla beraber su çekilmesi itibarıyla çeşitlilikler göstermektedir. Tulumba ile su çekilen kuyularda son peteğin üstü kapandıktan sonra, suyun içerisine kadar uzanan demir bir boru yerleştirilir. Peteğin üzeri kapatıldıktan sonra borunun tepesine tulumba aleti yerleştirilir. Tulumbanın kolu kriko kolu gibi hareket ettirilerek su çekilir. Tulumbanın salmastrası su kaçırıyorsa içerisine bir miktar su konularak kol hareket ettirilir.
Dolapla su çekilmesi için ahşaptan yapılan dolap sağlam kazıklarla kuyu üzerine sabitleştirilir. Bir ip ya da zincir dolaba sarılır. Ucuna da bir kova bağlanır ve kuyuya salınır. Kova su içerisinde yan yatarak su dolması için bir kenarına, bir ağırlı bağlanır. Kova dolduktan sonra ip ya da zincir dolaba sarılarak kovanın kuyu yüzeyine çıkması sağlanır.
Ayrıca ip ya da zincir elle çekilerek su alınan dolapsız kuyularda vardır. Mancınıkla su çekilen kuyularda mevcuttur. Hala aynı tarzda mı kullanılır bilmem ama hacı Habib dedenin su kuyusu böyleydi. Kuyunun yanına uzun bir direk dikilir. Bu direğin tepesine yatay başka bir ağaç hareket edecek şekilde ortasından monte edilir. Yatay ağacın kuyudan uzak olan ucuna bir ağırlık bağlanır (yaklaşık 20 kg bir taş). Kuyunun üzerine gelen uca ise bir uzunca ip yardımı ile kova bağlanır. Kova ip aşağı çekilerek suya daldırılır. Bu arada taş ağırlı yukarıya çıkmıştır. Su dolan kovanın yukarıya çıkması için ip bırakılır. Ağırlık sudan daha ağır olduğu için su dolu kova yukarıya kolaylıkla çıkar ve böylece su alınmış olur.
Üç dört metre uzunluğunda kevüklerle su çekilen su kuyularımızda mevcuttur. Nadir de olsa insanların su seviyesine ellerindeki kabı herhangi bir aparat kullanmadan ulaştırabilecekleri kuyularda vardı.
Su kuyuları hala bu yöntemle mi kullanılıyor bilmiyorum ama bazılarının üzerinde hidrofor gibi makineler olduğu bir muhakkaktır. Su sorunumuz bir an önce halledilmeli ve insanlar dâhil olmak üzere tüm canlılar doğru dürüst su imkânına kavuşturulmalıdır.
Bu yazı daha çok 25–30 yıl öncesi göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.
Saygı ve sevgilerimle.
/Hicabi AY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder