Akademik öğretime dayanmayan köy bilgeliği, asırlardır tavuğunu başka kümeslere kaçırmadan yumurtlatmış hatta kuluçkaya bile yatırmıştır. Erdem ve bilgelik, buzağının hakkını unutmayıp, ineği sütten kesmeden, tekme yemeden ve en önemlisi de bakracı devirttirmeden işini yapabilmektir.
Köy hayatı, köylünün asırlardır tecrübelerinin süzgecinden damıtarak yaşadığı, her faslında ayrı bir bilgelik gizlenen, “alınıp da gidilesi değil” elleri öpülesi analarca kuşaktan kuşağa aktarıla gelmiş, su değmemiş kupkuru doğrularla örülü yarı mistik bir yaşam biçimidir.
Alınıp da gidilesi olmayıp, elleri öpülesi analarca yaşatılan, hiçbir kitabın yazmadığı gizemli bilgeliklerden bazılarını, Nizâm’ül Mülk hesabı, Zâtı Devletlerine öğüt diye hatırlayalım.
Köyde tavuk sahibi olmak zor değildir ancak. Tavuğunu her gün yumurtlatabilmek marifettir. Köylü ihtiyacı ne kadar fazla olursa olsun, kümesteki yumurtaların hepsini bir anda almaz. Yumurtlayan tavuk için mutlaka hol bırakır. Eğer cehalet yüklü bencilce bir sahiplik duygusuna kapılır ve hol’ u da alırsa, tavuk ya yumurtadan kesilir ya da kendisine başka bir holluk arar.
Akademik öğretime dayanmayan köy bilgeliği, asırlardır tavuğunu başka kümeslere kaçırmadan yumurtlatmış hatta kuluçkaya bile yatırmıştır.
Yine köyde sağılan bir inek sahibi olmak ayrıcalık gibi görünse de, maharet ineği sütten kesmeden, buzağının da hakkını gözeterek sağabilmektir. Usulünce ve verimlice sağabilmek için önce buzağı ineğin yanına getirilir. Buzağısının geldiğini gören inek de sütünü salar, buzağının ağzının köpürdüğünü gören usta inek sağıcısı, buzağıyı çeker ve yerine geçerek ineğin dört memesinden üçünü kendi kabına sağar. Dördüncü memeye dokunmaz, onu buzağının hakkı olarak bırakır.
Eğer ineği sağan, kifayetsiz bir karizmayla efelenir, biraz da cehaletin ve bilgelikten uzak ihtirasın dolduruşuyla dördüncü memeyi de sağmak isterse, inek buzağının hakkını vermek istemediği için teper ancak, inek kifayetsiz karizmasıyla efelenen tarafından illa da sağmak için zorlanırsa, daha sert bir tekme atar. Çokta kızdırılırsa bir tekme de bakraca vurur ve o ana kadar sağılmış süt de yar olmaz dökülür gider.
Erdem ve bilgelik, buzağının hakkını unutmayıp, ineği sütten kesmeden, tekme yemeden ve en önemlisi de bakracı devirttirmeden işini yapabilmektir.
Not: Bu yazı, konu ile yakın politik geçmişin alakasını kurabilenler için kaleme alınmıştır …!
/Tuğrul Kutluk ŞAAD
19 Mayıs 2007
Yazarın Diğer Yazıları:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder