YOL ORTASINA KURULU KUZİNE
Tekin KOŞAR Yazıyor...
Sene kaç hatırlamıyorum. Sadık
dayının Eyüp ile birlikte gezerdik hep. Bir gece Züverin Memedin Kadir'in
yanına oturmaya gidelim dedik.
Mehmet emmim de anlatırdı
bize, Recep’in evinin yanından aşağı dar bir yol vardı. Şimdi kapalı. Ne zaman
eve geç gelse her seferinde oradan siyah bir köpek çıkıp peşine takılır, eve
kadar gelip kendisi eve girince köpek dönüp geri gidermiş.
Biz de bunu kendi aramızda
abarta abarta anlatıyorduk. Tabi o zaman Alison ile Yavuz küçükler ama gece
sokağa ikisi birlikte çıkıp geziyorlardı. Bu hikayeleri anlattığımız zaman
kulak kabartarak dinliyorlardı.
Eyüp ile ikimiz Kadir'in yanına çay içmeye giderken yol
kenarında bulduğumuz eski hurda bir kuzineyi yani sobayı yolun ortasına koyduk. Kadir'in yanına vardık. Selam, sabah,
Laf, muhabbet derken vakit gece 12’yi bulmuş, “hadi kalkalım, vakit geç oldu” deyip Eyüp ile ikimiz ayaklandık.
Kadir bizi kapıdan geçirdi ve içeri gitti. Biz çıktık yola. Baktık yolun
ortasında bir karaltı oturuyor. Korkup tekrar Kadir’in yanına eve geri kaçtık.
Kadir’e “yolda bir şey var.” dedik.
Kadir meşhur 3 pilli el
fenerini aldı, çıktık yola, uzaktan yaktı, baktık. Gördük ki o karaltı bizim
yola koyduğumuz kuzine değil miymiş. Demek ki bizden sonra, bütün gece, buradan
kimse gelip geçmemiş.
***
Aradan bir kaç gün geçti. Yine
Alison ve Yavuz ile birbirimize geliş gidişlerimizin birinde muhabbet ederken
Alison anlatıyor;
“Ya Tekin, geçen gece Yavuz
ile ikimiz size geliyorduk. Kadirgilin orada, yolun ortasında kocaman, kara bir
şey oturuyordu. Biz korkudan kaçarken Züverin dağında bulduk kendimizi. Eve
nasıl girdiğimizi anlayamadık. Sonra anam, “niye tez geldiiz?” diye bize
sorduğunda biz de “oturmaya gidemedik ki, yolda kara kocaman bir şey gördük,
biz de korkudan geri eve kaçtık.” demiş.
/Tekin KOŞAR
20 Aralık 2020
Y O R U M L A R
Çetin KOŞAR Yazıyor…
Tekin Bey, bu anlattıklarınız Folklor (Halkbilim)' cuların arayıp da bulamadığı "hazine" değerinde bilgiler. Devamını bekliyorum.
Grubumuz üyelerine olan
çağrımı buradan tekrarlıyorum; "Arkadaşlar, ESKİLER OKUMA YAZMA
BİLMİYORDU. HEM BÖYLE YAZACAK defter-kalemleri de YOKTU. Bu yüzden yaşadıkları
hep sözde kaldı ve sözler uçup gitti. Oysa yazı öyle mi? Ne demiş atalarımız;
“SÖZ UÇAR, YAZI KALIR.” Elimizde böyle bir imkan varken yaşadıklarımızı yazalım
ve gelecek nesillere aktaralım.
NOT: Buralarda yazılanlar,
yazım ve anlatım kuralları yönünden düzenlenip KİTAPLAŞTIRILACAKTIR.
Herkese selamlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder