Kömüş Öküzü ve Kağnı Arabası - Goğuz Köyü
KÖYALTI MEZARLIĞINDA BİR KAĞNICI
Sene 1982. Seyfettin dayının Şahin ile okula giderken sabah ezanı okunmadan yola çıkardık evden. Köy altındaki mezarlığın orada bir öküz arabası aşağıdan yukarı doğru geliyor ama öküzler ve araba normalinden fazla büyük. Üzerinde uzun boylu bir kasketli adam, uzun bir öndüre elinde öküzleri “gehgah gehgah” diyerek yanımızdan geçti gitti. Şahin’e “bu öküzler ne kadar büyük!” dedim. Şahin, “sus” dedi. “Bunlar cin.” dedi. Sarımsak sapağına kadar sesimiz çıkmadı ve sabah ezanı okunmaya başladı. Cesaretlendik ve devam ettik gittik. Bizim içimize korku düştü artık. Ne zaman ordan geçsek hep sesler gelirdi kulağımıza.
Paşa dayının Hayati de okula bisiklet ile gelir giderdi. Bizi o mezarlıkta korkutur, ses çıkarırdı. Çocuğuz ya, bizimde aklımıza bit şeytanlık geldi. Biz de Hayati’ yi korkutalım diye Şahin ile birlikte yola taş dizdik. Gökçeboğaz sapağına geldik. Hayati bisikletle geldi. Bir tokat bana bir tokat Şahin’e çaktı. “Taşı siz koydunuz değil mi?” dedi. Nereden anladı? Demek ki o bizi korkutuyormuş. Çocukluk işte. Hayati hatırlarsa yorum yapar.
06 Aralık 2020
YORUMLAR
Ben de çok düştüm, sabah ezanları okunmadan yollara 1975 yılıydı.
Ama bu köyaltı mezarlığı bana vız gelir, oradan tırıs geçerdim. Çocukluğumuz mezarlığın içinde mal gütmekle geçtiği için demek ki.
Beni yoran Cilim Mevkiinde, Gelemet Sapağıyla Sarı Ahmet'in Ateş Değirmeninin olduğu bölgeydi. Özellikle gurbetten (Ordu) gelirken beyaz beyaz tavşanlar gezelerdi sanki oralarda.
Hatta Kenan Şen abinin de bir hikâyesi vardı, bakalım ne zaman anlatacak.
Biz bu esnada Paşa dayının Hayati Yılmaz' ın hikayesini bekleyelim.
/Çetin KOŞAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder