YOLA YATIP YATIP KALKAN
ÇALILAR
Tekin KOŞAR Yazıyor!...
Sene 1991. Bursa’dan kalkıp
tatil için köye gittim bir haftalığına. Şansıma o akşam köyde elektrikler
kesik, hatların birinde tel kopmuş, köy karanlık içinde. Recep hocayla biraz
oturduk, gaz lambasının sönük ışığı altında laflanıyorız fakat karanlıkta insan
bir birinin yüzünü net göremeyince muhabbetin de tadı olmuyor. Evde sıkılınca,
dışarı çıkıp biraz gezeliyelim, dolaşalım, belki açılırız deyip, kendimizi sokağa
attık. Akşam vakti nereye gidelim, ne yapalım derken aklımıza kahve geldi ve
düşüp yola, doğruca kaveye gittik. O sırada Emin dayının kahvehanesini, Hamit
ile Nihat ortak çalıştırıyorlardı.
Neyse biz saat 21’e kadar
oturduk kahvede. Sonra, hadi “eve gidelim” deyip, Recep hocayla ikimiz kalkıp,
çıktık kaveden. Dışarısı zindan gibi zifiri karanlık; göz gözü görmüyor. Neyse
havaya bakarak yürüyoz, köyaltı mezarlığını geçtik. Sarımsak’a giden yol
ayrımına geldik. Rahmetli Kemal dayının samallığının yanında bi ses, “çatır
çatır” sanki çalı yola yıkılıyor, tekrar ayağa kalkıyor. Neyse ben korkmuyorum,
yanımda hoca var diye. Recep hocaya güveniyorum. Arkamızda mezarlık, önümüzde
yola yatıp kalkan çalılar. O hareketli yere yaklaşmaya korktuk. Neyse “ne yapalım,
ne yapalım” diye düşünüp bir karar veremezken gerisin geri kaveye dönelim,
kimde varsa el feneri, aydınlatma lambası alalım, ne oluyor diye bakalım dedik.
Bizim Recep hoca, “boşver
gidelim burdan” dedi ve bir anda biz tabanları yağlayıp topukladık oradan. Bir
de baktık ki kaşla göz arasında Aşşapuvarın yanını boylamışız, arkamıza
bakmadan kaçıyoruz, hemde koşarak. Neyse Deli Memet dayının ordan yukarı
çamlığın başına çıktık. İsmet emmimlerin oradaki kör yoldan geçip Recep hocanın
evine vardık. Korkuyla öyle bir hızla gidiyorum ki Recep hoca bana "dur,
beni sokakta bırakma, önce ben eve gireyim sen öyle git." dedi. Tabi büyük
sözü dinledim, Recep hoca evine girer girmez ben kaldığım yerden tekrar
başladım ecünnü korkusu maratonuna. Neyse bu korkuyla ben de bi çırpıda kendimi
attım bizim eve.
Ertesi gün Hamit’e, “Yahu
Hamit, dün akşam böyle böyle oldu, çok korktuk.” dedim. Hamit, “Biz de korktuk
aynı yerde Nihat ile. Sonra baktık ki Recep hocanın kayınçosu Dursun’un eşeği
imiş.” dedi. Hayvan kış günü açlıktan taflan yapraklarını, çınar yaprağı gibi
yiyormuş.
/Tekin Kosar
27 Aralık 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder