13 Aralık 2020 Pazar

Bayram ÇELENK (Çavuş)

 

Bayram ÇELENK - Sarımsak

Sarımsak'tan Bayram Abimiz.
"Deli Şükrünün Bayram" derdik.
İlkokul yıllarından beri hep yanımızda, önümüzde.
Bize göre boylu, posluydu. 
Bununla birlikte herkesin dostuydu.
Bir iş olurca okulda,
Öğretmenler hemen onu koştururdu.
Bize göre yetişkin sayılırdı.
Ne de olsa çocuktu.
Yerine göre haylazlık da yapardı.
Mesela, camide ezandan önce 
Boru çalındığı zamanın birinde.
Namaz vakti girmeden, yarış etmiş
Herkesten önce kapmış,
Boruyu çalmıştı. (Öttürmüştü.)
Muştalı imam da ensesine
Tokatı çalmıştı. (Patlatmıştı.)
Hatırladığım bir olay da,
Bayram abinin çok güzel
Bir "Dolma Kalemi" vardı.
Kaybolmuş, hep arıyorduk.
Bir kaç gün sonra, oynarken odunlukta
Gömülü buldum, kapı arkasında,
Odun kabukları arasında
Alıp, sevinçle götürdüm kendisine.
Çok sevinmişti, çokça da teşekkür etmişti.
Şimdi böyle bir şey olsa yapabilir miydim?
Hayır!...
Geçen yılların birinde,
bir bayan kimliği buldum yolun kenarında.
Karakola götürdüm ama
Sorgu, sual, tutanak...
Bir ömür tükettim o an orada.
Allah(cc),uzun ömürler versin  Bayram Abiye.
Sizin de anılarınız varsa, paylaşın, Bayram Abiyle.
/Çetin KOŞAR
13.12.2020
 
 
YORUMLAR
 
Tekin ÇELENK Yazıyor…
Bu fotoya bir kaç satır yazmam gerekiyor. Nâm-ı diğer çavuş. Çocukken Şükrü dayının orman bekçisi olmasından dolayı bir tek kırma tüfeği vardı. O tüfekle bizim eski evin önündeki taflan ağacına evin yemeye gelen sığırcık kuşlarından vururdu ama ne atış bir atışta on on beş tane indirirdi. Tabi bize de verirdi, paylaşmayı çok seven bir yiğit delikanlıydı. Birlikte çok çocukluk anımız vardır.
Çavuşluğu nereden geliyor derseniz yanlış hatırlamıyorsam yine başöğretmenimiz Mustafa AÇIKGÖZ ve Fevzi ŞEN öğretmenimizin düzenledikleri okul piyesinde Türk askeri rolünde rütbesi ÇAVUŞ idi.
Selâmlar.
 
Çetin KOŞAR Yazıyor…
Teşekkür ederim üstadım. Yine temele dokundunuz, unutulmaya yüz tutmuş bir unvanı gün yüzüne çıkardınız; ÇAVUŞ…
Yorumunuzla edindiğim diğer bilgiler, EVİN, KORUCU ŞÜKRÜ ve PİYESTE ROL ALAN KİŞİ.
Tekrar teşekkür ederim. Anlaşılan şu ki abi, biz çok eskilerde kaldık. Baksanıza bizi bizden başka bilen yok. Hadi hayırlısı.
Sağlıcakla kal.
 
Tekin ÇELENK Yazıyor…
Aslında Doğu Karadeniz bölgesinde taflan meyvesi olan bir ağaç türü meyvesinden turşu yapılır. Özellikle Giresun ilinde gezerken gördüğüm tüm köylerin hepsinde yetiştiriliyor olması, şeker hastalarına çok iyi geldiği söylenir.
Gelelim bizim taflana bunun adı defnedir yapraklarından şampuan ve barut yapıldığını biliyorum. Bir de yine bir bayi çalışmasında bulunduğum Hatay yöresinde bu defne ağacının yapraklarından yörenin ünlü bıttım sabununun yapıldığını görmüştüm. Bu bıttım sabunu da saç dökülmesinde etkili 0lduğu söylemişlerdi.
Saygı bizden olsun.
 
Çetin KOŞAR Yazıyor…
Abi, "taflan/defne" halen kış günlerinde köylünün ek gelir kaynağı zannederim. Köye gelip alanlar kim, alıp ne yapıyorlar, ya da "biz kendimiz niye yapmıyoruz" gibi soruları kendimize sorup, zaten köyümüzde çalılarda kendiliğinden yetişen bu taflanın ziraatine soyunsak, en azından aradan aracıları çıkartıp, fabrikasıyla direkt temasa geçsek....
 
Şu "salgın günleri" gösterdi ki, evlere hapsolmak yerine koskoca köyümüz için bir organizasyon şart.
 
Tekin ÇELENK Yazıyor…
Çetin Koşar bir vesileyle rahmetli Fevzi şen hocamla Gümenuz’da bir muhabbetimiz olmuştu. Orada Gümenuz’da kurulacağını anlatmıştı. Hatay’da defneyaprağından sabun nasıl yapıldığını görmüştüm. Şimdi çok kolay internete google’ye “bıttım” yazınca çıkıyor. Nasıl değerlendirileceğine gelince köylüyü örgütlemek bir araya getirmek organize etmek sanırım zor yönü burası. Vakit ayırmak ilgilenmek ve tabi ki yatırım yapmak gerekir adamlar bu bıttım sabununu Avrupa’ya ihraç eder hale gelmişler. Kooperatifleri bile var bırakın onu Bursa’da Gedelek diye bir köy var. Bu köyün tamamı ne üretiyor biliyor musunuz? Gedelek markası altında turşu üretiyorlar. Tüm büyük şehirlere gönderiyorlar. Bizim oraların makus talihi bu insanlara önderlik edecek bir araya getirecek ve gençlerin sosyalleşmesini sağlayacak insanımız maalesef yok bir türlüde olamıyor. Örnek büyük şehir yasasından sonra mahalle olan köyümüz bu hakkını lâyıkıyla hizmet alarak kullanamıyor. Alaçam’ın birçok dağ köyünün köprüleri yolları yapılıyor. Biz halâ rahmetli Ali Bakioğlu zamanında yapılan yollarla ve iki aracın yan yana geçemediği köprüleri kullanmak zorunda kalıyoruz. İnsanımız fazla kaderci. 21 inci yüzyıldayız, internet çağındayız. Belediyeden ciddi talepte bulunmazsanız örgütlenemezseniz devlet baba maalesef “ağlamayan çocuğa meme vermezler” misali görmezden geliyor. Herkes elindeki imkânla o nispette ilgilenirse köyün makus talihinin yenilebileceği görüşündeyim.
 
Çetin KOŞAR Yazıyor…
 “Dert Adamı Söyletir.” Demişler. Kulak vermek lazım. “Söz söyleyen yoktur sözün üstüne.” Vesselam
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder