26 Temmuz 2007 Perşembe

Eski Evlerimiz



Köyümüzde Ayakta Kalan Son Eski Mimari Örneği; Sefercük'ün Evi

   
Genellikle alt katları ak topraktan yapılan harç yardımıyla taş duvarlardan oluşurdu. Duvarların yüksekliği yaklaşık iki metre kadardır. Bu bölüm hayvan barınağı olarak kullanılırdı.

Taş duvarların üstüne kalın köşeli olarak biçilen ya da balta ile yontulan ağaç kirişler geçilir. İki kat arasına dizilen merteklerin üzeri kalın ve sağlam tahtalarla döşenir.
  
Köşelere ve duvar bölmeleri pencere kapı boşlukları olan kısımlara kanal açılmış ağaç direkler dikilir. Bu direklerin araları GENDiL (kandil) denilen kalasların uç kısımları direklerdeki kanallara geçecek şekilde düzenlenir.  Ayrıca kalasların birbirlerini tutmaları için dar yüzeylerine delikler açılır. Kalas uçları direklere geçecek şekilde üst üste dizilir. Bu esnada kalas deliklerine ağaç çiviler çakılarak birbirlerine bağlanır. Duvarlar yeterince yükseldikten sonra üzerleri DALAŞUR denilen ağaç kirişlerle bağlanır. KİRİŞ ‘lerin üzerine LATA denilen MERTEK ’ler dizilir. Merteklere bir santim kalınlığında bindirmeli olarak biçilen tahtalar alttan çakılarak tavanlanır. Daha üst kısma eğik mertekler dizilir. Bu merteklerin üzerine ÜSTÜN denilen tahtalar çakılarak çatı oluşturulur. Çatının üzeri alaturka kiremitle örtülür. Not :kiremit yerine bindirmeli tahtalar da kullanılırdı. Örnek Çetirlik’ten HATİP dedenin evi gibi.

Bu evlerin girişleri doğuya bakardı. Üst kata çıkış merdivenleri ya içeriden ahşap yada dışarıdan taşla olurdu. Eve girildiğinde oldukça geniş bir hol (salon) vardır. Holün kuzey ucunda genellikle küçük bir odası vardı. Kuzey güney doğrultusunda holün batısında iki oda daha vardı. Her iki odanın arasından batı yönüne dar bir koridor geçerdi. Koridorun sonunda kuzey güney doğrultusunda odaları kuzey batılı KARAYEL dediğimiz rüzgârdan koruyacak şekilde ikinci bir hol uzanırdı. Bu holün kuzey ucunda tuvalet güney ucunda banyo yer alır. Orta kısım bulaşıklarında yıkandığı lavoba kısmıdır. Holden banyo ve tuvalet kısmına uzanan koridorun duvarları dolap şeklindedir. Bu dolaplar evin yatak yorganlarının yığıldığı yüklüklerdir.
    
Pencere çerçevelerinin üst kısmı sabit alt kısımları yukarıya kayarak açılacak şekilde düzenlenmiştir. Esas yaşamın çoğunun geçtiği yer güney tarafa düşen odadır. Bu odanın kapı duvarında baca ya da ocak denilen oldukça büyükçe şömineler bulunur. Bu ocaklar kışın ısınma amaçlı kullanıldığı gibi dört mevsim yemek yapmak su ısıtmak için kullanılır. Ocakların içinde yaklaşık iki metre yükseklikte karşıdan karşıya 50 cm çaplarında bir sırık vardı.(bu sırıklar o kadar ateşte neden yanmazdı hala anlamış değilim acaba onlar demirden miydi?) Bu sırıklarda kulplu yemek kazanlarını ateşin üzerine asmak için zincirler sarkardı. Ocağı dış kısmının biraz yukarısında baharat ve tuzun konulacağı tereksi bir kısım vardı. Bu evler kışları sıcak yazları da oldukça serin olurdu. Öyle ki yazın kesilen etlikler evin batı Koridorunda yüksekçe bir yere asılarak günlerce hatta hafta boyu bozulmadan muhafaza edilirdi.
   
Bu yazıyı yazarken ne yazık ki şu anda yerlerin de yeller esen OSMANLI DEDELERİMİZİN  yaptığı üç evi kaynak olarak hafızamda canlandırdım. Birincisi dedem KOCAMORONUN evi ikincisi toplu köyündeki dedemin evi üçüncüsü ise bir tarihte bir kaç gün misafir olduğum Yukarı Demirci köyündeki bir dostumun dededen kalma eviydi .
    
Bu evlerden şu anda ayakta olanın olmaması gerçekten büyük kayıp. Ama bunlardan bir tane hem örnek olması bakımından hem de toplantılarda ve kültür faaliyetlerinde kullanma amacı için okulun bahçesinde uygun bir yere orijinaline uyularak yapılabilir.

Saygı ve sevgilerimle.

/Hicabi AY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder