Dedelerimiz Nerelere gitti?
Devlet-i Âliyye 'nin başına çöreklenen İttihatçı üç çılgından biri olan Enver Paşa, I. Dünya Savaşı 'nın mesulleri arasındadır. Tecrübe ve tahsilden mahrum olan bu haline rağmen Napolyonluğuna inanıp aldığı çılgınca kararlarla nice büyük felaketlere yol açan Enver Paşa 'nın müthiş çılgınlıklarından biri de Kafkas Cephesindeki meşhur Sarıkamış harekâtıdır.
Ruslar'ın Anadolu'ya, istilâ etmek için gönderdiği asker sayısı 60 binin üzerinde. Üçüncü Ordunun mevcudu ise 90 000 kişilik ama bunun İçinde yeni teşkil edilen 40.000 kişilik Onuncu kolordu tecrübesiz ve araziyi hiç tanımayan subay ve erlerden mürekkep.. Dokuzuncu Kolordunun mevcudu ise 28.000 civarında, onbirinci kolordu ise ihtiyat olarak beklemede... Piyade tüfekleri, makineli tüfek ve dağ topları ile donatılmış olan bu ordunun erlerinin üzerinde mevsimin kış olmasına rağmen yazlık elbise var. Ayakkabıları eski.. Yiyecekleri peksimet ve haşlanmış buğdaydan ibaret! Buna rağmen Rus ordusunu Allahu Ekber Dağları'ndan aşıp arkadan kuşatmak suretiyle imha etmek plânını Enver Paşa Hafız Hakkı Paşa'ya verir ve o da Onuncu Kolordu ile 2400 rakımlı Allahu Ekber Dağları 'nı Onuncu Kolordu ile aşmaları için harekete geçer. (Kasım 1914)
Kırk beş gün süren cebri bir yürüyüşten sonra Onuncu Kolordu 12 Kanunu Evvel (Aralık) 1914'de yorgun ve bitkin olarak Allahu Ekber Dağları'nın eteklerine vasıl olmuştur.
Rus General Nikolski 'de Bunu teyid eder notlarında. Ve der ki," 15 Birinci Kânun'da Sarıkamış'a onuncu kolordusuna mensup taze askerî birliklerin yanaştıkları anlaşıldı. Bu birlikler, Yağbasan, Alisofu köylerinde iki cepheyi işgal ettiklerinden bu suretle Sarıkamış'ın kuşatılması tamamlanmış oluyordu. General Prej*******ski şafaktan önce sağ cephe ve merkezde bulunan 80 nci Gabardinski alayını kendi plâstonlarıyle değiştirdikten sonra. General Berhman'a bildirdiği üzere Sarıkamış grubu birliklerine yolu açmak için Türkler'in Sarıkamış'ın kuzeyindeki tepelere (ki bunlar Turnagöl sırtlandır), işgal ettikleri mevzilere Karşı taarruza karar vermiş bulunuyordu."
Hicabi Kardeşimizin işaret ettiği gibi III. Orduya bağlı 10. Kolordu Bölgemizden genç yaşta toplanan taze ve tecrübesiz askerlerden oluşuyordu. Bölgemizin kaderi mi desek bilemiyorum.
Orta Asya'dan başlayan Türk Göçüyle Anadoluya giren 24 Oğuz Boyundan biri olan Kayı Boyu Dütmen Dağı ve çeresine yerleşir.(Amasya, Merzifon, Vezirköprü, Ladik vb. Yüksek yerler her zaman güvenlidir.) Dedelerimiz buralarda boy boylayıp soy soylarlar. Gün gelir İstanbul Fetholunur. Soyu Hz. Ebubekir (r.a) kadar uzanan Hocası Tıp ve islam alimi (ki, Profesörlüğünü o zaman Amasya'ya bağlı şimdiki Ladik ilçemizde elde etmiştir.) Akşemsettin'in önerisiyle İstanbulun Türkleştirilmesinde bölgemiz insanlarında faydalanmış, ardından yedi yıl sonra 1461 'de Trabzon'un fethiyle bu defa yine Trabzon'un Türkleştirilmesi için tekrar bölgemiz insanları göçettirilmişlerdir.
Tarihimiz boyunca sağa sola gönderilerek boşaltılan bölgemize, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında yön değiştiren göçler sayesinde yeniden yerleşmeler başlamıştır. Bu nedenle çok karmaşık bir şecereye sahiptir Samsun. deyim yerindeyse 72 milletten oluşur. İşte bu karmaşa içersinde atalarımızın göç yollları trafiği konusunda hayli zorluklarımız var. Ancak, son yıllarda Osmanlı Devlet Arşivi çalışmalarında gözlenen olumlu gelişmeler bizi geçmişimiz konusunda umutlandırmaktadır.
Yazan: Çetin KOŞAR (85.104.203.9) Tarih: 01:37, 4/7/2007
TARİHLE İLGİLİ ŞAHSİ DÜŞÜNCELERİM
Köyümüze ilk gelen kardeşlerin Vezirköprü civarından geldiklerini söylemişken tarihe yön veren bölge şahsiyetlerin anmak istedim.
KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA : 1578 Arnavutlukun Benet Sancağının Runik köyünde doğmuştur. (bizimle ne alakası var demeyin) Babası Vezirköprü eşrafından. 1661 Edirnede vefat etti.
Türbesi Çemberlitaşın karşısında Divanyolundadır.
KÖPRÜLÜ FAZIL AHMET PAŞA :1635 yılında istanbulda doğdu. Babası Köprülü Mehmet PAŞAdır. 1676 yılında Edirnede vefat etti. Mezarı babasının yanındadır.
FAZIL MUSTAFA PAŞA (KÖPRÜLÜZADE) : 1637 doğdu. Köprülü Fazıl Ahmet Paşanın kardeşi. 1691 de düzenlediği Macaristanseferinde 55 yaşında şehit düştü cesedi bulunamadı.
MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA :1634 yılında Merzifonun Marınca (narinciye Bahçekent Karamustafapaşa) köyünde doğdu. Viyana kuşatması başarısızlığı sonucu asılarak katledildi.halbuki Viyanayı genede o feth ederdi.
Edirnedeki mezarının kitabesi
Ser-l serdar-ı Ekrem Sadrazam Mustafa Paşa edip rıhlet cıvar-ı evliya da eyledi meva.
Kusuru yoğ iken say-ü gazade min-vech-i nevan.
şehüd-ü hem said oldu fırdevs-i ebed şükra 1684
TÜRKÇESİ:Başkomutan Sadrazam Kara Mustafa Paşa çevresini ermişlerin sardığı bir makama gitti.Çok çaba gösterdiği SAVAŞTA YAPTIKLARINDAN ÖTÜRÜ suçu yokken öldürüldü.Şimdi ebediyen kalacağı CENNETİN ALTINCI BAHÇESİNDE sesi duyulan bir şehir oldu.
Bu şahsiyetleri not etmemdeki amacım, bizim köyümüze ilk yerleşen TÜRK'lerin Vezirköprü dolaylarından gelmiş olmalarıdır. Acaba onların babaları ve dedeleri de sipahimiydi? Bölgedeki Rum ayaklanmalarını bastırmak amacıyla mı köyümüze intikal etmişlerdi. Sözünü ettiğim paşalarla aynı şecereden geliyor olsak ne gurur verici bir şey olurdu.... İnşallah konuyu kişiselleştirmiyorumdur...
Saygı ve sevgilerimle.
Yazan: Hicabi AY (85.103.37.138) Tarih: 18:01, 4/7/2007
AKBULUT KÖYÜ Yazıyor;
Kişiselleştirmek ne kelime. Aksine boyut katıyorsunuz. Gerçekten köyümüzün özel tarihine ışık tutan değinmeler bunlar. Bizim burada yaptığımız kronolojik bir tarih yazmak yerine (ki zaten bunun için gerekli belgelerimiz de yok) bu kısa anekdotlar ile fotoğrafı birleştirip ortaya çıkarmak. Her şey hayal etme ile başlar. Hayal etmek düşünmektir. Düşünmek ise üretmektir. Özellikle kendimize veya bir başkasına "SORU SORMAK" yeni keşiflere, yeni bilgilere yelken açmaktır. Soruyu da ancak bilenler, bilmediklerini bildikleri için sorarlar. Oysa cahil olanlar, yani bilmediğini de bilmeyenler için bizim burada yaptığımızı "bitmedi mi henüz. Daha ne kadar uzatacaksınız." sorularıyla vazgeçirmeye çalışırlar.
Araştırma metodlarında iki yöntem vardır. Tümevarım ve Tümdengelim. Ben araştırmalarımda bu ikisini de atbaşı kullanıyorum. Türklerin Ortaasya'dan çıkışlarıyla başlayan göçü esnasında izledikleri yollardan Anadolu'ya girişleri ve bölgelere dağılışlarını incelerken, beri tarafta köyümüze ilk önce köyaltı mevkine gelip yerleşen Ömer Kardeşlerin geldikleri Dütmen Dağı'nın batı Yakasındaki Köprü Kasabası (İmparatorluğa Vezir yetiştiği için Vezirköprü adını almıştır) ile Sinop İlinin Boyabat ilçesi arasında bir yerlerde olan "GOCAMORO" dağının gölgesini özlüyorum.
Bir anımı anlatayım. (Burada bir cahillik yapıp nasıl olsa geniş bir zamanda incelemeye giderim diyerek maalesef not almadım.)
Pelitbüküsekececek Köyü, Koğuz mahallesinde öğretmenlik yaptığım 1990 yılı o köye birkaç yaşlı misafir gelmişti. Bir Ramazan ayı idi. Ara sıra Teravih Namazı kıldırma konusunda imam Erol ÇIRAK Beye yardımcı oluyordum. O akşam da, İmam efendi teravih namazını benim kıldırmamı rica etti ve namazı ben kıldırdım.
Namaz sonrası bu yaşlılardan, kır saçlı ve kısa sakallı biri yanıma gelip benim kuran okuyuşumda ki sesimin kendisine hiç yabancı gelmediğini ve kimlerden olduğumu sormuştu. Ben de dedelerimizin buralardan geldiğini, Gocamoro sülalesinden olduğumuzu bir bir anlattım ayaküstü. Yaşlı adam, inanın yukarıda Allah var, gelip beni kollarıyla sarıp kucakladı ve şunu söyledi.
"Sen Ömerlerdensin. Sizin sülalenizi ben tanıyorum sesiniz hep böyle. Maalesef evladım dedelerinizin mezarları baraj gölünün altında kaldı. Köydekiler köyden Gebze'ye göçtü. Gocamoro Dağından başka kalan bir şey yok size ait buralarda" dedi ve gittiler.
Evet, bu bana ait şahsi bir hatıra ama içinde umumu ilgilendiren tarihi bilgi ve belgeler var. Onun için ziyaretçi dostlar lütfen yazın. İki kelimelik bir bilgi bile olsa yazın. Bunlar şimdi birer damla. Bu damlalar birleşecek, sele dönüşecek Allah'ın izniyle.
Teşekkür ederiz Hicabi kardeş. Eksik olmayınız.
Düzenleyen akbulutkoyu gün: 5/7/2007 saat: 02:09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder