Köyümüzdeki adıyla taflan, o günlerde hiç bir işe yaramayan bir çalı bitkisiydi. Yaprak dökmeyip, yaz kış yeşil kalmaktadır. Çocukluğumuzda bize tek bir faydası vardı o da kış günü meyvelerini yemeye gelen “Çıra burun” ve “Gara bakal” dediğimiz kuşları avlamak için diplerine karargâh kurar “Rastik” ya da “Temer” ile vurmaya, dallarına kurduğumuz “Kıl Tuzak” larla da yakalamaya çalışırdık.
Bizim için hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan bu çalı bitkisinden elbette atalarımız gereği gibi yararlanıyorlardı. İlk aklıma gelen bebeklerin belendiği beşiklerin altına serilen yatakların birisi taflan yaprağından yapılmış yatak idi. Bu yatak ya da altlık sayesinde bebek beşikleri “çömlek” ya da “lazımlık”lara rağmen pis değil mis gibi kokardı.
Çıra gibi çok iyi bir tutuşturucu özelliği vardır. Hatta çıtır çıtır patlayarak yanmasından dolayı biz ona “ Barut Ağacı” da derdik.
Küçük bir ayrıntı var ki o da “Taflan” ve “Defne” gibi isim kargaşası. Bence ikisi de doğru. Defne ya da Taflanın Latince adı “laurus nobilis”’dir. Öte yandan Taflan ya da Karayemiş denilen ve meyvesi yenilen türün Latince adı ise “prunus laurocerasus”dur. Bizim konumuz olan meyvesi yenmeyen taflandır.
Evet, düne kadar bizim için hiçbir ekonomik değeri olmayan, şimdi ise ekonomik yolculuğa çıkan köyümüzün taflanları dünyanın öbür ucuna gitmektedir. Hicabi kardeşimiz konu üstüne güzel kafa yormuş. Dikkate değer önerilerde bulunmuş. Kendisini tebrik ederiz.
Köyümüzün Yeni Ekonomik Ürünü TAFLAN Pazar Yolculusu
Hicabi AY Yazıyor...
Taflan / Defne / Laurus nobilis
Defnegiller familyasının örnek bitkisidir. Anayurdu Akdeniz havzası olan ve günümüzde ılıman yerlerde yaygın olarak yetişen, kışın yapraklarını dökmeyen ağaç ya da ağaççıklar. Ülkemizde kıyı bölgelerinde doğal olarak yetişmekte, ayrıca park ve bahçeleri süslemektedir. Çeleng yapımının ana bitkisidir. Milli bayramlarda cadde, meydan ve takların süslemesinde kullanılır.
Ortalama 2-4 metre boylarında olan bitki, zaman zaman 6-8 metreyi bulmaktadır. Taflan sık dallı yuvarlak sivri tepeli, 8-10cm uzunluğunda oval yayvan yapraklı ve kışın yapraklarını dökmeyen bir bitkidir. Yapraklarında bol miktarda eterik asit bulunmaktadır. Bahar aylarında toplu ince sarı çiçek açan taflanın daha sonra zeytini andıran bir cm çapında önce yeşil daha sonra mor ve nihayetinde siyah tek çekirdekli oval yemişi vardır.
Taflan üretiminde daha çok çelikleme yöntemi yapılmaktadır. Taflan yemişleri ve yaprakları ilaç sanayisinde, veteriner hekimlikte, sabun ve şampuan yapımında kullanılmaktadır. Baklagiller paketlenirken içerisine konulacak kuru bir defne yaprağıyla taflan yaprağı böceklenmeyi de önlemektedir. Ayrıca özellikle balık ve et yemeklerinin içerisine konan taflan yaprağı yemeklere bol çeşnili bir aroma katmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı hazmı kolaylaştırır, mideyi çalıştırır, idrar söktürür, vücudu terleterek toksinlerin atılmasını sağlar. Taflanın birden çok çeşidi bulunmaktadır. Laurus nobilis dışındaki diğer taflan türleri zehirlidir
Taflan ağaçlarının bol miktarda bulunduğu yerde çevreye hoş bir koku yayılmaktadır. Yerlere dökülen taflan yaprakları ve yemişlerini çürümesi sonucu toprak bol miktarda inorganik maddeye kavuşmaktadır. Toprak rengi siyahtır(karadır). Bu yapıdaki topraklar hafif kumlu bir halde olup işlemesi daha kolaydır. Tahıl be sebze üretimi de oldukça verimlidir. Atalarımız böyle siyah, verimli, yumuşak topraklara taflan toprağı diyorlardı. Köyümüzde siyah topraklı yani kara topraklı tarlaların kalmadığını göz önünde bulundurursak, tarla kenarlarına bol miktarda taflan ekilerek(dikilerek) toprakların yeniden organik yapıya ve siyah renge kavuşması sağlanabilir. Böylece kimyasal gübre bağımlılığından topraklarımız kurtarılabilir ya da bağımlılık azaltılabilir. Ayrıca kışın 6-7 ay süreyle peşin paraya alımı yapılan taflan yaprağı satışlarında daha fazla gelir elde edilebilir.
Defne ya da Akdeniz defnesi, (Laurus nobilis), defnegillerden, her mevsim yeşil kalabilen, güzel kokulu ve yapraklarının kullanım alanı oldukça geniş olan bir ağaç türüdür. Yemeklere lezzet kattığı gibi alternatif tıpta da birçok yararı vardır. Ayrıca Türkiye'nin tarım ihracatında önemli bir paya sahiptir. Defne yaprağının dünya’daki yıllık üretimi yılda 8 bin tondur. Bunun yaklaşık %80'ı Türkiye'den kaynaklanır. Bu üretimden Ülkemiz 8 milyon dolar gelir elde edilmektedir.
Kış aylarında bütçelerine gelir eklenemeyen köy halkının aktif bir gelir kaynağı olabilir. Önce köy kalkınmasına dolayısıyla ulusal kalkınmaya kendi çapında daha fazla katkıda bulunabilir. Zaten engebeli ve tek yıllık bitki yetiştirmeye fazla elverişli olmayan topraklarımız bu yanlış uygulamadan dolayı, oldukça yorgun ve verimsiz hale geldi.
Yatay sürüme elverişli olmayan tarlalar dikey sürümler sonucu ihtiyarladı. Bunu arazilere baktığımız zaman siyah toprak görülmemesinden anlayabiliriz, tarlalarda tıpkı saçlarımız gibi ağardı. 25-30 yıl öncesine kadar yatay olarak kara sabanla sürülen tarlalar, traktörlerle dikey sürülüyor ve üstteki verimli toprak hemen aşağıdaki komşu tarlaya geçiyor. Oradan diğer komşuya ve en nihayet en aşağıdaki dere yatağına kadar sürükleniyor. Yağmur mevsimi başladığı zaman dere yatağında yükselen sular bu toprakları denizlere sürüklüyor. 25-30 yılda arazilerde bu kadar çok değişim olduğuna göre, korkarımda bir o kadar yıl sonrasını düşünmek bile istemiyorum. O kadar yıl sonra alt tabakadaki taşlar ve kayalar ortaya çıkarak elimizde ekilebilir arazi kalmayacak, bunun önlenmesinin ve gelecek kuşaklara verimli toprak miras bırakabilmenin yolu tek yıllık bitki ekiminden vazgeçilerek çok yıllık bitkiler ekilip dikilmelidir. Tamda bu noktada çeşitli meyvelerin yanında taflanda gelir getiren bir bitki olarak dikilebilir. Bunu en azından tarla kenarlarında yapabiliriz. Ağaç kökleri toprağın aşağılara sürüklenmesini bir miktar engelleyecektir. Hatta bir zamanlar ekim dikim yapılan ve günümüzde terk edilmiş olan peynir puvarı, eski köy ve kökçe gibi boş arazilere de dikilebilir. Bu konuda çevre ve orman bakanlığıyla işbirliğine gidilerek destek alınabilir. Ayrıca valilik ve kaymakamlık makamlarından da destek istenebilir.
Taflan yaprakları direk olarak yurt dışına ihraç edildiği gibi sabun sanayiinde gıda sanayiinde etli ve zeytinyağlı konserve yemek üretiminde ve hatta sıcak yemek üretiminde aroma ve çeşni olarak kullanılıyor. Ayrıca kuru gıda ambalajlaması yapılırken içerisine birkaç yaprak konularak böceklenmesi önleniyor. Gıda maddelerimizin saklanmasında biyolojik önlem oluşturduğundan kimyasal koruma ilaçlarına ihtiyaç kalmıyor. Bu yönüyle incelendiğinde insan sağlığı açısından da oldukça faydalıdır. Ayrıca ilaçlara para ödemek zorunda kalınmıyor. Taflan yemişlerinden kelliği önleyici şampuanlar üretiliyor. Bitkinin yaprak ve yemişleri altarnatif (tamamlayıcı) tıp alanında da kullanılıyor.
Bunları göz önünde bulundurursak taflan yaprağı alımları kesintisiz olarak devam etmesi muhtemeldir ve boş alanlara dikimi yapılırsa ciddi bir gelir elde edileceği hiç şüphesizdir. Hoş kokusundan dolayı çevremiz güzel kokacağı gibi yapraklarını havdan aldığı nemle yeraltı su kaynaklarını beslenmesine de katkı sağlayacaktır. Organik tarıma geçişte, toprakların organik maddelerce zenginleşmesini sağlayacağından ayrıca böyle yararları da olacaktır. Köyümüz ormanlarında doğal olarak yetişen taflan bitkisi dikilerek çoğaltılması sonucu köyün sosyo-ekonomik durumunda da ciddi olumlu nitelikler göstereceği hiç şüphesiz tartışılamaz. Genişçe bir tüketim alanı bulunan taflan yapraklarının satılmaz şüphesiyle dikimi ve ekimi ertelenmemelidir.
Haydi Akbulut! Böyle bir ekim ve dikim seferberliğine ön yargısız başlamaya var mısın? Doğu Karadeniz’in çay bahçeleri misali neden bizimde taflan bahçelerimiz olmasın? Hiçbir şey elde edilemese de daha yeşil daha temiz ve daha manzaralı bir çevre elde edilecektir.
DEFNE (TAFLAN) SABUNU
(Kepeklere karşı korumada anti-septik oluşu sayesinde deride birçok hastalığa, egzamaya ve mantara iyi gelir. Varisleri rahatlatmada, ergenlik sivilcelerine, saç diplerindeki yara ve tahrişlere karşı çok etkilidir. Derideki gözenekleri açar ve çok rahatlatır. Doğal kokusu ve anti-septik oluşundan dolayı dolap içlerine konulduğunda haşere barınmasını engeller.
Saygı ve sevgilerimle.
/Hicabi AY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder