Sakurga'nın Adı Olmuş Kene
İnsanoğlu var olduğundan bu yana çeşitli hastalıklarla mücadele etmek zorunda kaldığı bir gerçektir. Tüm bu mücadelelere rağmen her çağda bu hastalıkların karakteri değişiklik göstermiştir. Bu hastalıkların ana nedeninin gıda yetersizliğinin yanında hijyen ve temizlik olduğu görülmektedir.
Yaklaşık on asır gerilere gidildiğinde insanlığın başında veba ve cüzzam gibi hastalıklar musallat olduğu görülmektedir. Bir asır gerilere gidildiği zaman mücadelenin adı kolera tifüs olduğu görülmektedir. Tifüs daha çok savaş ortamında askerlerin iyi temizlenememesinden bitlenmeleri sonucu ortaya çıkarak bulaşıyordu. Bu hastalık nedeniyle bu ülke çok sayıda vatan evladını yitirmiştir. Yarım asır gerilere gidildiğinde tüberküloz (verem) le savaşımız vardı. Bu amaçla kurulan derneğin ismi “Verem Savaş Derneği” idi. Günümüze gelindiğinde AIDS (kazanılmış bağışıklık yetmezliği sendromu) ve çok çeşitlilik gösteren kanser belası ile mücadelemiz var.
Kanserin sebebi uzmanlara göre çok çeşitli olmakla beraber kimyasal yada kimyasal türevli gıdalar, kimyasal temizlik ürünleri, sentetik giysiler, alkol ve sigara gibi sıralanabilir.
Kimyasal türevli yada kimyasal gıdalar incelendiğinde doğal gibi görünen gıdalarında gübre ve kimyasal mücadele ilaçlarıyla yarı kimyasal hale geldiği görülmektedir. Gıdalar tarla aşamasında kimyasal maddelerle tanışmaya başlıyor. Bileşiminde hiç bir organik madde olmayan sülfat, fosfat, azot gibi maddeler sofra aşamasına kadar üretimlerinde kullanılan kimyasal gıda boyaları ve kimyasal katkılar, plastik ambalajlar, bardaklar çatallarla devam etmektedir.
Günümüzde insanoğlunun pek temizlik problemi olmadığı bir gerçek olmakla beraber, temizlik ürünleri doğru kullanılmadığı için sorun yaratmaktadır. Aklınıza gelecek her temizliğin banyo, çamaşır ev hata oto temizliğinin birden çok ürünleri olmakla beraber yıkama sonrası iyi durulama yapılmadığı hatta ürün kullanımında solunarak teneffüs edildiği için sorun oluşturmaktadır. Sentetik kumaşlar bileşiminde petrokimya ürünleri bulunan ve naylon diye tabir ettiğimiz kumaşlar olup, çeşitli deri sorunları çıkarmaktadır.
Alkol ve sigara konusunda bir çift kelam etmeye zaten gerek yok zararları herkesçe malum.
Son bir kaç yıldır lügatimize kuş gribi ve keneden bulaşan kırım kongo kanamalı hastalığı (kkkh) girdi. Askerlik yapanlar hatırlayacaklardır; NBC (nükleer biyolojik kimyasal) diye bir savaş türü vardır. Acaba bu hastalıklar biyolojik savaşlar sonucu mu türedi diye insan düşünmeden geçemiyor. Bu böyle değilse o zaman kenelerin çoğalmasına ve ölümcül hastalık bulaştırmasına ne sebep oluyor? Kullanılan haşere ilaçları veya tarım ilaçlarının bulaşması sonucu mutasyona mı uğradılar. Bilindiği gibi Keneler (sakurga) eskidende vardı ama hastalık yaymıyorlardı.
Önceden doğal bir süreç vardı. Büyükbaş hayvanlar üzerindeki keneleri kümes hayvanları yiyorlardı. Besin zinciri doğrultusunda böceklerin kanatlıların gıdaları olduğu düşünülürse, kanatlıların azalması sonucu meydan böceklere mi kaldı? Durum böyle ise neslini tüketmek üzere olduğumuz kanatlıların yaşam alanlarını genişleterek koruma altına almalıyız. Kuş gribi bahanesiyle azalttığımız köy tavuklarını yeniden haşerelerle mücadele ve ekonomik katkı için çoğaltmalıyız. Tabiatta tüm canlılar besin zincirinin bir halkasıdır. Aradan birini çıkardığınız zaman bir sonrakinin aşırı çoğaldığını görürsünüz.
Doğadaki dengenin insan eliyle nasıl bozulduğuna dair bir örnek şöyledir. Hatırladığım kadarıyla Kuzey Kanada’da koyun sürülerine saldıran kurtları çobanlar avlayarak neslini o bölgede bitirmişler. Belirli bir zaman sonra bir de bakmışlar ki kurtlar yok olunca geyikler aşırı çoğalarak koyunların otlaklarını yedikleri için koyun yetiştiriciliği eskisinden zor bir hal almış. Bunun üzerine bölgeye kurt sürüleri salarak yeniden geyik nüfusunun makul seviyelere gelmesi ve dengede kalması sağlanmış. Demek ki ekosistemden bir canlı yada yarı canlı yok edilirse diğerlerinin de başı belaya girmektedir.
Kene ve buna bağlı hastalıkla mücadele için yaban ortamdaki kanatlıları sülün, bıldırcın, keklik vb. korumalıyız ve köy tavukçuluğumuzu yeniden ihya etmeliyiz.
Saygı ve sevgilerimle.
/Hicabi AY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder