Köyümüzde kullanılan kösere taşı 10-15 cm . kalınlığında, 25 ila 40 cm . çapında yumuşak huylu yuvarlak (teker gibi) bir taştır. Ortasından delinerek demir bir sap takılır. Bu sap ağaç kamalarla sıkıştırılır. Sapı oluşturan demirin kolay çevrilmesi için hilal şeklinde kıvrılarak tekrar düz bir şekilde dışarıya doğru uzar. Alet kullanılabilmesi için bu saptan tutulur ve insan gücü ile çevrilir. Taşın ortasından geçen demir, genellikle çatal şeklinde birbirine çakılan, iki ağaç üzerine monte edilerek, bir duvara yaslanır ve kullanılmaya hazır hale gelir.
Hemen hemen kırsal kesimlerde doğup büyüyen herkesin anılarında kösere taşı vardır. Köylerde kesici el aletlerinin bilenmesi için vazgeçilmez bir alettir. Ayrıca el aletleri yapan demirci ustalarının, dükkânlarının bir köşesinde de bulunur. Ancak bunlar genellikle dinamoya bağlı bir aksam ile elektrikle çevrilerek kullanılır.
Balta, nacak, girebi, keser, bıçak ve orak gibi kırsal kesimde tarım işleriyle uğraşanların vazgeçilmez el alet ve edevatların keskinleşmesi için kullanılır. Özellikle yazın, orak biçmelerinde (buğdayların hasadında) orakların bilenmesi için her gün kullanılırdı.
Osmanlı Döneminde kılıçların da bilendiği Kösere taşı su dökülerek ıslatılır ve başlanır çevrilmeye. İkinci bir kişi bilenecek aleti dönen taş üzerine yatay vaziyette tutarak başlar bileylemeye. Ara sıra yeniden su dökülür ve arada birde elin başparmağı ile bilenen aletin ağzı yoklanarak keskinliği kontrol edilir. Bu işleme kelimenin tam anlamı ile alet jilet gibi olana kadar devam edilir. Taş dönerken sürtünen demir ve metalin kendine has bir sesi çıkar, su ise taş üzerinde ahenli zik zaklar çizer. Mevlana hazretleri kuyumcu çekicinin sesi ile başladığı semah' ı acaba kösere taşının sesi ile yapar mıydı?
Kösere Çevirme
Kösere ile bileyleme işine biz aslında “Köserleme” diyoruz. Kelime olarak Köserleme, kırpmak, biçmek, düzeltmek manasındadır. Körelmiş bir kesici aletimizi kösere taşına sürterek keskinleştirme işiydi bu.
Kösere bir bileyi taşıdır ancak köserede tek kişiyle bileme işi yapılamaz. Köserleme işi, biri taşı çeviren, diğeri bilenecek aleti taşa tutan iki kişiyle yapılmaktadır. Bu işlem esnasında yönetici aleti taşa tutan kişidir. Ne zaman su döküleceği, ne kadar hızlı ya da yavaş döndürüleceği gibi konular hep kösereyi çeviren değil aleti köserleyen kişi tarafından kararlaştırılıp onun talimatıyla yapılmaktadır.
Çocukluğumuzun bazen en zevkli bazen de en zor işlerinden biriydi kösere çevirmek. Bıçak, balta ve nacak gibi bir iki alet için elbette hiçbir sorun yoktu. Ama bir yıl boyunca hiç kullanılmadan bir kenarda durmuş ve geçen bu süre zarfında iyice paslanmış 5-10 tane orağın ilk defa köserlenmesi esnasında kösere çevirmekten kolumuz kanadımız kırılırdı. Bazen bu hıza köseremizin kendisi de dayanamaz kağnı (öküz arabası) gibi ses çıkarmaya başlar ve bu sesi de sürtünme bölgelerine su dökülerek susturulurdu. Neyse ki şimdi “Döver-Biçer”ler sayesinde ne orak ayı derdi ne de orak köserleme diye bir derdimiz kaldı. Hepsi bitti.
Bileyi Taşları
Kösere taşı dediğimiz taş aslında bir bileyi taşıdır. Biley taşları doğal ve sentetik olarak ikiye ayrılırlar. Doğal olanları direk madenlerden kesilip çıkarılan tamamen homojen olmayan taşlardır. Sentetik taşlar ise çok daha yaygındır. Biley taşları su taşı, yağ taşı, elmas taş, seramik taş gibi çeşitlere ayrılırlar. Bizim kösere taşımız ise bunlardan “Su Taşı” sınıfına girmektedir.
Su taşları, doğal ve sentetik olarak ikiye ayrılırlar. Adlarından da anlaşılabildiği gibi su ile kullanılırlar. Yapısı itibariyle çok ince kumdan oluşmuşlardır. Yumuşak olmalarından dolayı metali çok hızlı kesmeleri, yüzeyi ayna kadar pürüzsüz ve çok keskin yapmaları avantajının yanında yumuşak olduklarından dolayı yüzey düzgünlüklerinin çabuk bozulması bir dezavantajdır. Diğer bileyi taşlarına göre Kösere taşı gerek işlev ve gerekse maliyet açısından en avantajlı olanıdır.
/Hicabi AY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder