Gün gelir yaşamaya değecek zaman biter
"Neden sonra farkına varıyorsun
Etrafındaki korkunç ıssızlığın
Yar olsun, dost olsun, ne arıyorsun
Adresi belli mi vefasızlığın
Aşk, dostluk!
Hepsi dökülen yapraklar!
Çıplak bir ağaç durgun suda aksin
Yalnızlık dediğin hayatla başlar
Kabir boyunca devam etmek için"
Etrafındaki korkunç ıssızlığın
Yar olsun, dost olsun, ne arıyorsun
Adresi belli mi vefasızlığın
Aşk, dostluk!
Hepsi dökülen yapraklar!
Çıplak bir ağaç durgun suda aksin
Yalnızlık dediğin hayatla başlar
Kabir boyunca devam etmek için"
( Cahit Sıtkı Tarancı)
Anneler, Babalar, Dedeler, Nineler ve Biz.
“Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın 'Öf' bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.[ İsrâ Sûresi,17:23-24]
“Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üzerinize dökülecekti.”
[(Beyhakî, Sünenü'l-Kübrâ, 3/345; Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 5/432) Hz.Muhammed (s.a.v)]
Bir adam, karısı, çocuğu ve yaşlı babasıyla birlikte yaşamaktadır. Eşi, kayınpederinin yanlarında kalmasını istememekte huysuzluk etmekte ve evin huzurunu bozmaktadır.
Bir gün kocasına:
— “Bey. Bey! Bezdim! Bir gün göremedim. Gençliğim gidiyor. Ya ayrılalım, babanla kal, ya da al babanı, al da nereye getirirsen getir beraber kalalım. Yoksa ben gidiyorum” der.
Adamcağız şaşkın birazda sitemli bir vaziyette:
—“Ne diyorsun hanım, o benim babam; öldüreyim mi, atayım mı? Onun kimi var bizden başka ona bakacak” dese de karısı ısrarda ısrar ediyordu.
Adam baktı olacak gibi değil babasını dağa bırakmaya karar verir. Yanına oğlunu da alarak yola koyulurlar. Babasına da:
— “Baba, torununla beraber dağa oduna gidiyoruz, istersen sen de gel” der. Baba gelinin dırdırını dinlemektense onlarla beraber dağın yolunu tutar.
Yola koyulurlar. Dağlara, ormanların içlerine girip bir müddet gittikten sonra babasına:
— “Baba sen burada biraz dinlen. Biz de odun toplayalım” der ve oradan ayrılırlar.
Odun toplamadan, babasını orada bırakarak köye dönerler.
Yolda oğlu:
— “Dedemi almadık baba.” Diye sorunca adam;
— “Dedeni oraya bıraktık. Artık ihtiyarladı orada kalacak.” Diye cevap verir.
Torun ısrar eder:
— “Ben Dedemi istiyorum” der.
En sonunda babasına ne derse desin fayda etmeycegini anlayan çocuk:
— “Baba, sen ihtiyarladığında ben de senin gibi seni getirip dağa mı bırakacağım? Der demez adamın aklı başına gelir. Babasını almaya karar verir. İhtiyar, kendisini almak için yoldan geri dönen oğluna:
— “Evladım, sen beni bırakıp gidemezsin. Çünkü ben babamı bırakmadım. Ölünceye kadar hizmet ettim” der.
Adam babasını alıp eve getirir.
Kıssadan Hisse;
Bu dünya etme-bulma dünyasıdır. Sen ne yaparsan sana da onun aynısı yapılacak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder