12 Mart 2008 Çarşamba

Köyümüzde Kahvaltı Kültürü




Biz köyümüzde
sabahları
çorba içerdik
-kaşık kaşık-
bu yüzden adımız
çorbacıya çıkmıştı.
Ç.KOŞAR

Yemek kültürümüzde günde üç öğün temel yeme içme vardır. Bunlar sabah, öğle ve akşam yemekleridir. Günümüzde sabah yemekleri kahvaltı olarak adlandırılmakta ve yiyecek türü bakımından diğer iki öğünden farklı olmaktadır. Kahvaltıda yenilen yiyecekler hafif şeyler olarak adlandırılsa da (çay, süt, meyve suyu, peynir, zeytin, reçel, tereyağ ve yumurta vb.) aslında bunlar demir, fosfor, kalsiyum ve protein açısından oldukça zengin gıdalardır.

Eskiden köyümüzdeki kahvaltı kültürü bugünden farklı idi. Bir kere bunun adına kahvaltı denmez; sabah yemeği denirdi ki bu da ateşten yeni inmiş sıcacık bir kazan çorba demekti. Yağsız pişen, ancak, kızdırılmış yağı piştikten sonra katılan ve ortalığa misler gibi koku salan köy çorbalarımız. Tariflerine http://akbulutkoyu.blogcu.com/Yemeklerimiz/ sayfalarında ulaşabileceğiniz bu çorbalarımız oldukça hafif ve lezizdiler.

Sabah yemeğinin vakti mevsimine göre değişmekte idi. Günlerin oldukça kısa olduğu kış mevsimlerinde tüm yemek vakitleri genellikle çocukların okul saatine göre programlanmaktaydı. Baharla birlikte başlayan tarla işlerinin durumuna göre ise çalışanlar için, sabah yemeğinin vakti ve çeşidi değişmektedir.

İngilice’deki “breakfast”  (Kelime olarak hızlıkırmak) aslında deyim olarak bildiğimiz “kahvaltı” değildir. Köylerimiz de bu öğün, yoğun iş günlerinde sabah erkenden ayaküstü yapılan bir “atıştırmadır”. Örneğin, tütün dikme zamanları sabah gün doğmadan fideliğe fide yolmaya gidilir. Bu vakitte, oldukça körpe bir yapıya sahip fideler gün ışığına maruz kalmadan diri diri toplanmalıdır. Bunun için sabah erkenden kalkıp elimize bir parça ekmek alır ve arasına ne bulursak koyar (bazen yavan olarak) alel acele yiyerek işbaşına giderdik. Ancak fide yolma işi bittikten sonra eve gelinir, oturulup bir güzel sabah yemeği yenirdi. Yine bunun gibi, köylerimizde çoğu kez,  sabah kalkar kalkmaz yemek yenmez, bir iki saatlik çalışmanın ardında eve gelinip sabah yemeği öyle yenirdi.

Günlerin oldukça uzun olduğu yaz mevsimlerinde onca iş yoğunluğu içindeki köylü için elbette üç öğün yemek yetmemekte ara öğünlere başvurulmaktaydı. Çalışan kişilerin çok çabuk kalori yaktıkları bilinir. Bu nedenle özellikle beden gücü yoğun çalışanlar sık sık acıktıkları için  daha sık aralıklarla yemek yeme ihtiyacı duyarlar.

Bunun için sabah ilk “ATIŞTIRMA” ‘dan sonra SABAH YEMEĞİ yenir. Sabah yemeğinden sonra öğleye doğru saat 10–11 gibi “KUŞLUK YEMEĞİ” de yenirdi. (İngilizler buna "brunch" demektedirler ki "breakfast" (kahvaltı) ile "lunch" (öğle yemeği ) sözcüklerinden türetilmiş bir kelime olup günümüzde kentlerde iş dünyası, bu adla sık sık toplantılar düzenlemektedirler.)

Özellikle tarla işleri esnasında öğle yemeğinden kalan yiyecekler ikindi vakitlerinde molalar sırasında yenir ki bunun adına da  “İKİNDİLİK” denirdi. (Bizim kültürümüzde asırlardır var olan bu ara öğün de  şimdi  “Five O'clock Tea” “Beş Çayı” olarak dışarıdan ithal edilip bize satılmaktadır.)

Anlatmaya çalıştığımız durum seksenli yıllardan önceydi.

Gün geldi köylünün sofrasına çay, şeker eşliğinde KAHVALTI kültürü gelip oturdu. Artık çoluk çocuk sabahları çaysız yemek yemez oldular. Esasen köyümüzde “YEMEK YEMEK” diye bir deyim yoktu. Sofra kurulduğu zaman aile efradı sofraya “EKMEK YİYECEĞİZ” diye çağrılırdı. (Örn: Hadi gelin ekmag yiicog.)  Ekmek yemekten kasıt aslında yemek yemektir. Bilindiği gibi ekmek tüm yiyeceklerin temelidir. Ekmeksiz  yenen yemek doyurucu olmamaktadır. Yiyeceklerin anası olan ekmeğe katık edilen yiyecekler ise yemek olarak tarif edilmektedir. Köy yerinde zaten ekmeğin varsa aç kalmadın demektir. Ekmek temel gıdadır. İşin üstesinden gelemeyenlere “Daha senin Kırk fırın ekmek yemen gerekir” derler.

Sabahları normal yemek yiyen ecdadımız daha sağlıklı ve daha güçlü oluyordu. Çocukluk yıllarımızda dedelerimiz ve ninelerimiz konumunda olan insanlarımızın pek doktorla ve ilaçlarla işi olmazdı. Yiyecekler gayet doğal olduğundan hastalık pek lügatte yoktu. Birçok insana sabahları yemek yemenin ilginç geleceğini tahmin ediyoruz.

Saygı ve Sevgilerimizle…
/Hicabi AY, Çetin KOŞAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder