19.yy başlarında Samsun Subaşı Semti.
TARIMIN BİLİNÇLİ YOK EDİLİŞİ
“Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışmasını, çağdaş ekonomik önlemlerle en yüksek düzeye çıkarmalıyız. Köylünün çalışması sonunda elde edeceği emek karşılığını, onun kendi menfaatine olmak üzere yükseltmek, ekonomi politikamızın temel ruhudur.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1922
Batılı çiftçi kalkınıyor Türk çiftçisi batıyor
Atatürk ne dediyse tam tersi yapılıyor!
Büyük Kurtarıcı’nın yaptıkları ve söylevleri ile "tarımda" Türk ulusuna çizdiği yol haritası, özellikle son yıllarda bir tarafa bırakıldı ve ülke tarımı, Batılılar’ın çizdiği "çıkmaz yollar"a sokuldu!...
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün demeçlerinden, söylevlerinden yola çıkarak, onun Türk tarımı ve Türk çiftçisi için neler istediğini anlamak hiç de zor değil... "Ulusal tarım politikamız" da bu olmalıydı kuşkusuz. Ancak yıllardır bu isteklerin tam tersi uygulandı ve kimse buna "gık"ını bile çıkaramadı.
Toprak ağaları, toprak reformunu engelledi
Atatürk, 1937 yılında yaptığı bir konuşmada "Memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır" demişti.
(Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt - I, 1945, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Sayfa: 379;380 )
Bu söz özellikle CHP’nin yıllarca düsturu olmuş, ülkede "toprağı işleyen köylüyü toprak sahibi yapabilmek için" TBMM’de yıllarca Toprak Reformu yapılması için savaşım verilmiştir. Ancak, tarım kentlerinden meclise milletvekili olarak gelenlerin hemen hepsi birer toprak ağası olduğundan, bu öneriye hiçbir zaman sıcak bakılmamıştır.
Devlet arazilerini ve teşvikleri patronlar kaptı!
Devletin arazilerinin fakir köylüye verilmesini yıllarca engelleyenler, şimdi pek çoğu TÜSİAD üyesi olan koca koca patronların devlet arazilerini paylaşması karşısında sus pus kaldılar. Sanayiyi, basını, Türk ticaret hayatını elinde tutanlar, yabancı ortakları da yanlarına katıp, devletin üretme çiftliklerini, teknopark projelerini, hatta mayınlı sınır arazilerini bile tek bir köylüye kaptırmıyorlar. Devletin kaymakamları, valileri, belediye başkanları, yani kamu yöneticileri de, "Bölgemize yatırım yapılacak. İstihdam sağlanacak" diyerek, bu işadamlarını sevinçle
karşılıyorlar.
Atatürk "tesis kredisi, büyüğe değil küçüğe" diye uyarmıştı
"Patronlar Kulübü”nün güçlü üyeleri, aldıkları topraklara yapılan teşviklerle daha da "güçlü" hale gelirken, Atatürk’ün 1931 yılında yazdığı şu notu hatırlamamak imkânsız gibi:
"Memleket üretiminin artması, çeşitlendirilmesi için olduğu kadar herkes gibi köylünün de refah içinde yaşamasını temin etmek için bir tesis kredisine ihtiyaç vardır. Bu görüş, büyük çiftlik ve arazi işletenlere ait olmayıp daha çok küçük çiftçileri ilgilendirir."
[Kaynak: M.K.Atatürk’ün 1931 yılında Anadolu’ya yaptığı seyahat sonunda hazırladığı notlar. Sayfa: II-42;43 (Orijinal belgeler Gnkur. Atase. Başkanlığı’ndadır.)]
Köylüyü "nakit kredi"den korumaya çalışmıştı
Hatta bu notları arasında bir bölüm daha vardır ki, bu, son zamanlarda Türk çiftçisinin içine düşürülmeye çalışıldığı "borç batağına" karşı, yıllar öncesinden yapılmış çok düşündürücü bir uyarıdır:
"Varlığından büyük iş tutarak büyük kâr yapmak için her şeyi borçla sağlamanın yolunu bulanlar genellikle üzücü sonuçlarla karşılaşmışlardır. Bu gibilere gerçek varlık ve ihtiyaçlarından çok kredi açmak ve onları kötü neticelerle karşılaşmaya teşvik etmek uygun değildir.
Söz konusu tesis kredisinin köylüye nakit olarak verilmesinin uygun olmayacağı şüphesizdir. Bu amaçla ayrılacak para ile bağ ve meyva fidanlıklarının kurulması, yerli pulluk ve tezgah atelyeleri ve tohum ve hayvan islahı müesseseleri kurulması ve nihayet buralarda dağıtılacak maddelerin fiyatlandırılarak uzun vadelerle toplanması tercih edilir."
Özel bankalardan köylüye "kredi kartı" tuzağı
AB’nin zoruyla çiftçiye "üretimsiz, doğrudan maddi destek" veren hükümet, bu uygulamasıyla çiftçiyi köyden şehre göç etmeye teşvik ederken, bir çoğu yabancı olan özel bankalar da boş durmuyor. Ziraat Bankası’ndan aldığı krediyi bile ödeyememiş çiftçiye kredi kartı verme uygulaması başlatanlar, çiftçiyi geriye dönülmez bir iflasa sürüklemekteler.
Birlikler kurup kalkınmalarını istemişti
Ülkenin ne gibi tehlikelerle karşılaşabileceğini yıllar öncesinden gören ve uyaran ulu önder Atatürk, köylülerin, çiftçilerin kendi aralarında birlikler kurup, güç kazanmalarını da gerekli görmüş ve istemişti. İşte 1925 yılında dile getirdiği bu isteği:
"Makinesiz ziraat olmaz. El emeği güçtür. Birleşiniz. Birliklerle makine alırsınız."
(Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt - II, 1952, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Sayfa: 209)
Atatürk’ün söylevlerinden ve aldığı notlardan anladığımız, "az sayıdaki büyük zengin işletmeleri teşvik etmek yerine, sayıları çok daha fazla ama güçleri az olan çiftçileri, köylüleri teşvik etmeye daha önem verilmesi gerektiğidir."
Atatürk’ün 1931 yılında yazdığı şu satırlarla da çiftçiye destek verilmesini istemiştir:
"Çiftçilerimizi kredi, üretim kooperatifleri gibi ekonomik kuruluşlara kavuşturmak ve bu kuruluşları ilerletmek ve geliştirmek gayedir."
(Kaynak: Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, M.K.Atatürk, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Derleyen: Nimet Arsan, Sayfa: 550)
"Köylü, yiyecek ve giyecek için para sarf etmemeli"
Çiftçinin, köylünün günlük ekonomik sıkıntılarla boğulmadan ülke yararına üretim yapmasını şart gören Mustafa Kemal Atatürk, köylünün "beslenme ve giyim" ihtiyacını kendi giderebilmesi için "ev sanayi" kurulması gerektiğini bile düşünmüş ve 1931 yılında bu düşüncelerini şu notlarında yazıya dökmüştür:
"Bir köylü ev sanayi kurulması için çareler düşünmek akla gelir. Bizde köylü, evine, aile ve çocuklarının yaşamasına gerekli olan yiyecek, içecek ve herkes gibi giyecek için para sarf etmemelidir. Köylü ailenin, elbisenin aba ve kaba bez dokuma tezgahı, sabanı gibi olmalıdır. Bu esasın yaygınlaştırılması ileriye ait bir ideal olmakla beraber, bu gayeye varmak için tedbirler düşünmek ve teşebbüslerde bulunmak çok lüzumludur. Aksi takdirde her şey yolunda gittiği zaman ancak yaşayabilen ve memleket nüfusunun üçte ikisini oluşturan bu insanlar hava gibi, tarım hastalıkları gibi ve nihayet piyasa gibi tesirlerin müsaade etmemesi halinde bütün kusuru hükümete ve vergilere yüklemekten çekinmeyeceklerdir."
[Kaynak: M.K.Atatürk’ün 1931 yılında Anadolu’ya yaptığı seyahat sonunda hazırladığı notlar. Sayfa: I-31;32 (Orijinal belgeler Gnkur. Atase. Başkanlığı’ndadır.)]
Çiftçi sayısının çok olması sayesinde yaşıyoruz
IMF ve AB politikalarıyla son yıllarda Türk tarımında köylü nüfus azaltılıp, şehirli nüfus arttırılmaya çalışılıyor. Köyde ısrarla kalan köylüleri de çiftçilikten edip, yeni "çiftçi" olan işadamlarının zengin ve büyük çiftliklerde köle gibi çalışmalarına yol açan bu düzenle Atatürk’ün istek ve direktiflerinin tam tersi bir politika izleniyor.
Mustafa Kemal Atatürk, o zamanlar Türk ulusunun büyük bölümünün çiftçi olmasının Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulabilmesinde ne kadar önemli bir yer tuttuğunu 1923 yılında sarf ettiği şu sözlere ifade etmişti:
"Milletimiz çok büyük elemler, mağlûbiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde olmayacaktık."
(Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt - II, 1952, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını. Sayfa: 117)
Çiftçiye verdiği önem
Atatürk’ün bize miras olarak bıraktığı tarımla ilgili yol haritasını izlediğimizde, şu sıralar "yok edilmeye çalışılan" köylüye ne derece önem verdiğini şu sözleriyle anlayabiliriz:
Yıl: 1922 "Türk köylüsünü ’efendi’ yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez"
(Kaynak: Yakınlardan Hatıralar, Mahmut Esat Bozkurt, 1955, Sayfa: 94)
Yıl: 1922 "Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hakkı olan ve daha layık olan köylüdür."
(Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt - I, 1945, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Sayfa: 219 )
Yıl: 1925 : "Memleketimiz hakiki çiftçi memleketidir."
(Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt - II, 1952, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Sayfa: 209)
"Memleketimiz çiftçi ve asker memleketidir"
Ulu önder Atatürk’ün bir ülke için tarımın ne kadar önemli olduğunu bizlere anlatan şu sözleri, ne yazık ki yıllardır rehavet içindeki hükümetler tarafından unutuldu gitti. Bakın Ata’mız bu konuda bizleri daha 1923 yılından bugünlere nasıl uyarmıştır:
"Memleketimiz şu iki şeyin memleketidir: Biri çiftçi, diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz. İyi çiftçi yetiştirdik, çünkü topraklarımız çoktur. İyi asker yetiştirdik, çünkü o topraklara kasteden düşmanlar fazladır... Bundan sonra da daha iyi çiftçi ve daha iyi asker olacağız. Lâkin bundan sonra asker oluşumuz artık eskisi gibi başkalarının hırsı, şan ve şöhreti keyfi için değil; yalnız ve yalnız bu aziz topraklarımızı muhafaza etmek içindir.
...
Çiftçilerimizin gayretiyle memleketimizin verimli tarlaları birer kalkınma kaynağı olacaktır. Şüphesiz bu kalkınma kaynaklarını dünyadaki düşmanlara karşı savunmak için kıymetli bir ordumuz da bulunacaktır.
(Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt - II, 1952, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını. Sayfa: 131;132)
Zeynep "Kurteş"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder