25 Mart 2008 Salı

Öküzlük Üzerine



Bazı hayvan isimleri, kişiler için sıfat olarak kullanıldığında kişiyi sevindirir, gururlandırır: Mesela, aslan gibi adam, at gibi kadın, kaplan gibi kaleci… Bazı hayvan isimleri aralarda bir yerlerdedir: İnek mesela… Dersten başka hiçbir şeyi gözü görmeyen çocuklar için kullanılır. Kaba olarak algılanmaz genelde. Şirin göründüğü bile söylenebilir.


“Minik civcivler okula başlamış” dese biri, aklımıza ilkokula başlayan küçük çocuklar gelir hemen. Bazı hayvan isimleri ise düpedüz hakaret için kullanılır: Öküz, eşek (ya da eşşek), ayı, köpek, çakal, yılan, akrep… Ben özellikle “öküz”e takmış durumdayım son günlerde. Kimler öküz sıfatını, isminin önüne almayı hak eder?

Benim ilk aklıma gelen insan gurubunu yazayım buraya. Başkaları da vardır mutlaka ama ben bunlara taktım, bunları yazacağım! Hani, Carrefour, Real v.s. gibi büyük alışveriş merkezleri var ya… Genellikle hafta sonları  Amerikan filmlerinde olduğu gibi, ailecek oralara gidiyor insanlar. Hem alışveriş yapıyorlar, hem de gezip eğleniyorlar. Çünkü buralarda eğlence ve dinlence yerleri de var. Hafta sonu bir çok aile buralara gidince, doğal olarak büyük bir kalabalık oluşuyor. Bu kalabalık da, arabası  ile gidenler için park yeri sorunun birlikte getiriyor.

“Öküz”lere işte buralarda rastlıyoruz!.. Daha doğrusu rastlayamıyoruz. Çünkü biz park yerine ulaşıp, döne döne arabamız için park yeri ararken, “öküz”ler arabalarını 3 arabanın park edebileceği bir alana düzensiz ve sorumsuzca bırakıp, kuyruklarını sallaya sallaya içeriye gitmiş oluyorlar. Şeytan diyor, “Git şu arabanın lastiğini indir, camını kır, kaportasını çiz!”… sonra, “Boş ver” diyorsunuz, “Öküzle öküz olma”… Yeniden arabanız için park yeri aramaya devam ediyorsunuz.

Peki “öküz”lere sadece alışveriş merkezlerinin park yerlerinde mi rastlanıyor? Tabii ki hayır! Öküz diyorsunuz!.. Öküz her yerde öküzdür. Evlerinin (yani ahırlarının) bulunduğu apartmanların park yerlerinde de aynı davranıyorlar, iş yerlerinin (yani ikinci ahırları) park yerlerinde de… Akşam eve gidiyorsunuz… Bizim öküzler arabalarını yine 5 arabanın park edebileceği bir alana bırakıp, ahırlarına çıkmışlar!..  Bir anda sizi bir düşünce alıyor: “Acaba bizim apartmanda kaç ahır, kaç öküz var?” Apartmanın park yerinde arabanız için bir park yeri bulamıyor, çıkıyorsunuz caddenin üzerine, uygun bir yer bulup park ediyorsunuz arabanızı.

Ama öküzlerin öküzlüğü biter mi? Bitmez! Ola ki park yerinde bir yer bulup, arabanızı park ettiniz diyelim… Sevinirsiniz değil mi? Boşuna sevinmeyin! Öküzler 7 gün, 24 saat görev başındadır! Gece acil bir durum olur, bir yere gitmeniz gerekebilir. Sabah erkenden kalkıp, işe gideceksinizdir… Hazırlanıp inersiniz arabanızın başına… O ne?!.. Arabanızın arkasında bir araba! 80-100 daireli apartmanın kim bilir hangi dairesinde oturuyordur bizim öküz hazretleri? “Bir öküzlük de sen yap, çal tüm dairelerin zillerini” der şeytan kulağınıza eğilip… Olmaz! Yapamazsınız. Öküzlere çok kolay gelse de öküzlük yapmak, insanlar için çok zor, hatta olanaksızdır! Çaresiz beklersiniz, öküzü tanıyan bilen birisini bulana ya da öküz, arabasını gelip çekene kadar!

Güne kötü bir başlangıç yaparsınız o gün öküz sayesinde. Gün, başka öküzlülerin öküzlükleri ile çekilmez hale gelir… Veya bir “insan” çıkar karşınıza… Bin öküzün öküzlüğünü unutturur size, sıcak bir gülümseyiş, tatlı birkaç söz ile... İnsanlığınızla, insanlarla gurur duyarsınız.

Kıssadan hisse: Demek ki ne yapıyormuşuz? Arabamızı park ederken dikkat ediyormuşuz.. Park ettikten sonra, bakıyormuşuz, düzenli bir park olmuş mu diye. Çünkü niye? Çünkü arabasını düzgün park etmeyip, başka insanların haklarına tecavüz edenler, öküz olarak adlandırılıyormuş!
/ Mustafa ÖNCÜL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder