Yaz aylarında serinlemek için biz de göllere böyle takla atarak atlardık.
/Namık AZGIN
Ülke genelinde tarımda yıllardır, birbirine karıştırılan “Köylü” ile “Çiftçi” muhakkak birbirinden ayrılmalıdır. Bunun yapılması için günümüzün iktidarı bir dizi yasal düzenlemeler yapabilir. “Çiftçi” için tarımsal üretim, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde konu bazında örgütlenmesi, “Köylü” için de, eski Toprak-Su Müdürlüğü benzeri,“Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü” gibi yeni müdürlükler kurularak örgütlenme sağlanabilir.
TMO’ nin son aylarda ekonomik program dışına çıkarak, yüksek miktarda destekleme alımı yapması ise; tüccarın piyasaya girmesini ve köylü kesiminin davranış kalıplarının değişmesine neden oldu. Temel yanlışlardan bir tanesi de toplumda çiftçi ile köylünün aynı kabul edilişidir. Bu Düşünce kamu kaynağının israfına yol açtı. Her köyde üretici ve çiftçi mi, yoksa kırsal alanda yaşan tarım dışı faaliyetlerde bulunan insanlar mı? Eğer bu zümreler faaliyete geçerse, köy ile çiftçi birbirinden ayrılırsa, çiftçilik iktisadi faaliyet alanı olur.
İktisadi Üretim neyi gerektiriyorsa, çiftçilikte onu gerektirir. Yani üretim faaliyetlerinin tamamı bilgi ve teknoloji kullanımı, dünya pazarları hakkında fikir, pazarlama, dünya ile bütünleşme sağlanır. Köylü ile yapılması gereken şeyler çok farklı. Köylülükte kırsal kalkınma faaliyetlerine, eğitime, kırsal turizme, el sanatlarına ağırlık verilebilir. Dolayısıyla bu temel değerler dizisi yanlışını düzeltmemiz gerekiyor.
AB ile müzakerede korkulu rüya gibi görülen tarım sektörü aslında çok büyük bir nüfusu barındırmıyor. Tarım nüfusunda üretici nüfusun fazla olması beraberinde bazı projelerin rahat uygulanmasına neden olabilir. Türkiye’de ekilebilir tarım arazisi 27 milyon hektar, Kayıtlı çiftçi sayısı 3 milyon, amacına da yüzde 90 oranında ulaşmış. Yüzde 90 çiftçi 3 milyon, yüzde 100’ü 3 milyon 300 bin. Yani 4 milyon 100 bin değil. Kayıt sistemi ile de hangi arazide, ne ekilir, ne üretilir? Konusunda rahatlıkla bilgi sahibi olabiliriz.
AB, 30 sene evvel, ortak tarım politikasını hayata geçirdiğinde bir stratejiyi ölçü almış. Demiş ki; ‘Avrupa insanının sağlıklı yaşaması için sağlıklı ve dengeli beslenmesi gerekir’ Bu söyleme 5 temel gıda maddesinin alınması gerekiyor.
Bunlar; Hububat, şeker, et, süt ve yağ. 5 Temel ürün açısından Avrupa insanı 25 yılda bu ürün gruplarını tamamlayarak kendine yeterli hale geldi.
Bu alanda kursal mekanizma iyi işlemiyor. Bunun Sosyo-Kültürel boyutu var. Başta söylediğim, çiftçi-köylü ayrımı var ya işte burada pusuda yatmış halde çözüm bekliyor. Köylü veya diğer anlamda küçük çiftçi risk almaktan kaçınır. Ülkenin ulusal çıkarları tarım konusunda gelişmekte olan ülkelerle birlikte hareket etmeye yönelik olmalıdır. Selam ve Dua ile Allah’a emanet olun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder