10 Mayıs 2007 Perşembe

Köye Dernek Kurmak



"Bu ara seçimler de var ya!"      / Radikal




Köyümüz aslında ulaşım, iklim ve coğrafi konum itibariyle bir çok avantajları olan şanslı köylerden biridir. Her şeyden önemlisi genç ve dinamik bir muhtara sahip olması onun bu şansını daha da artırmaktadır. Ne zaman kendisiyle görüşmede bulunsam, konuşmanın içinde, Kamu Yönetimi Okumuş tahsilli kişilerimize taş çıkaracak nitelikte orijinal fikirlerle karşılaşınca inanın ben bile şaşırıyorum.  Kendisinin de müsaadesiyle aşağıda metnini bulacağınız bir görüşmemiz zannederim sizlere bu hususta bir fikir verecektir.

(…)
—Yaz ortası dikmen panayırı oluyor.(muhtar)
—Hah, kebap yemeye bir lafım olmaz. (Site Yöneticisi
—Ben genelde akraba ve samimi arkadaşları toplar giderim. Size de haber veririm buraya gelirseniz gider kebabımızı da yeriz.
—Neden olmasın Muhtarım. Benim aklımı iyice karıştırdınız. Ben anlamam öyle gezme tozma işlerinden ama fena da olmuyor hani. İnsan ihtiyarladıkça ihtiyaç haline geliyor.
—Ağabey, bizi buraya, otsuz yere bağlamışlar. Onun için mecburen bazen kaçıyoruz sağa sola.
—İyi oluyor iyi. Peygamber efendimiz, “seyahatte sıhhat var” demiştir.
—Aslında bizim köyün Kabalma düzlüğü de piknik için çok güzel bir yer. Bir pazar gel gidelim Kabalma’nın düzüne. Hem cız bız, hem muhabbet yaparız.
—Teklif güzel. Bunu değerlendirmeye almam lazım.
—Bir hafta önceden karar almalıyız. Ya da orada keşkek günü başlatalım. İleride gelenek olur.
—Büyük adamların fikirleri de büyük olur.
—Büyük Allah
—Ona şüphe yok.
—Alaçam’ın Geyikkoşan Hıdırellezi var. Kızlan’ın Hüseyin Dedesi, Gökçeboğazın Mayıs Yedisi var. Akbulut’un bir şeyi neden olmasın?
(…)

Görüşme notlarını burada kesiyorum. Cümlemiz şu; Akbulut’un bir şeyi neden olmasın? Birden gözümün önüne rahmetli babası geldi. Karşımda Ali Dayının oğlu değil sanki kendisi var… Hep soruyor, danışıyor, fikrini söylüyor, bir şeyler yapmak için atılıyor. Sessiz ve çaresiz değil, dolu dolu… Üretiyor, çözümlüyor; girişimci bir ruha sahip. Düşünüyor, soruyor “herkesin bir özel günü var, Bizim niye olmasın?” Evet, ben de sorayım niye olmasın?  Ne demişler, soru ilmin kapısıdır. Madem soru soruldu. Öyleyse biz de işin ilmine geçebiliriz.

Aslında olmaması için hiç bir nedenimiz yok. Eskilerin deyimiyle, “un var, yağ var, şeker var; o halde neden helva yapmıyoruz?” Bilmediğimiz için mi? Hayır. Herhalde tembelliğimizden. Ya da bir şeyleri hep birilerinin yapmasını beklediğimizdendir. Artık durmak yok! Duranlar geride kalır ve arkadan gelenler tarafından ezilir. Dernekleşerek işe başlamak gerek. Çünkü bu işler bir iki kişiyle olacak iş değil. Geçmişte kim bir iş yapmaya kalkmışsa önce bir cemiyet oluşturmuştur.

Fransız İhtilali'nin fikir babalarından olan Jean Jacques Rousseau, Dernekleşme (eski adıyla Cemiyet) hakkında şöyle der; “Öyle bir cemiyet şekli bulmak lazımdır ki, müşterek olan bütün kuvvetlerle cemiyete girenlerden her birinin şahsını ve malını müdafaa etsin ve her fert cemiyetin bütün ile birleşirken ancak kendisine itaat etmiş olsun ve eskiden ne kadar hür idiyse o kadar hür olsun. Bunun için insanın yerine kanunu ikame etmek, umumi iradeyi ferdi iradelere üstün, hakiki bir kuvvetle teçhiz etmek lazımdır. Eğer toplumların kanunları, tabiatın kanunları gibi, yenilmez bir sertlik kazanırsa, insanlar arasıdaki bağlılık, eşya arasındaki bağlılık mahiyetini yeniden kazanacak ve bu sayede siyasi toplum içinde tabii yaşama halinin faydalarıyla cemiyet hayatının faydaları birleştirilmiş ve buna ahlakilik eklenmiş olacaktır.”

Bu paragrafta anlatılanlardan şunu anlıyoruz; insanlar bir araya gelecek bir iş yapacak ama ne o ne bu yapmış olacak. Bu işi dernek dolayısıyla herkes yapmış olacaktır. Hani köylerimizde bir kişinin beş günde yapacağı işi imece usulüyle bir günde yaparız. İşte bunun gibi dernek vasıtasıyla köyümüz için her daim sürekli bir imece yapılmış olacaktır. Hangi işler için? Elbette herkesin yararına olan ortak işler için. Bunu siz eğlenceden tutun da mağdura yardıma kadar düşünün.

Dernekler kazanç paylaşma dışında kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir gayeyi gerçekleştirmek üzere, en az 7 gerçek kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmeleri suretiyle kurulur. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip ve 18 yaşını bitirmiş olan herkes önceden izin almaksızın dernek kurabilir.

Önce bir dernek kursak. Ardından bu dernek çatısı altında gurbettekiler de dahil toplansak. Çeşitli etkinlikler düzenleyerek kaynaşsak. Daha sonra imkânlarımızı üst üste koyup kooperatif kursak. Sonuçta, hep birlikte, köyümüzde bir tarımsal kalkınma sağlasak kötü mü olur?

Kötü olur diyenler parmak kaldırsın.
/Çetin KOŞAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder