22 Nisan 2007 Pazar

Akbulut Köy Ağzı -I



Gecekli Sapağı

Giriş
Fonetik ya da ses bilgisi dediğimiz kavram, dilin sesçil öğelerinin ve sözlü bildirme süreçlerinin bilimsel incelemesidir. Daha anlaşılır bir ifade ile söyleyecek olursak ses bilgisi; konuşulan bir sözcüğün farklı topluluklarca nasıl söylendiğini ve ne tür bir değişikliklere uğradığını inceler. Bunu yaparken de şu yolları izler;

a-) Dilsel Düzey: Konuşucunun söyleyeceklerini dilsel bilgilere göre düzenlediği beyinsel etkinlikler.

b-) Fizyolojik Düzey: Beyinsel etkinliğin, sinirler aracılığıyla söz organlarını ( ses telleri, dil, damak, diş, çene ve dudaklar) yöneten kasları uyarmak için gerekli yerlere aktarılışı sonucu ilgili organların aldığı şekiller.

c-) Fiziksel Düzey:  Söz organlarının biçim değiştirmesi, ciğerlerden gelen havanın basıncındaki değişiklikler. (ses tonu, vurgu)

İnsanlar konuşan varlıklar olduklarına göre aralarında iletişim kurmak için daha çok sese ihtiyaçları vardır. Vericinin ne demek istediğini her ne kadar davranış, hareket ve işaretlerle (beden diliyle) ifade etmesi mümkünse de alıcının onu kavrayıp anlamasında en etkili araç sesli ifadedir, sözdür. Bunun içindir ki insanlar konuşma dilini ilerletmişlerdir. İletişim için bu alanda öyle gelişmeler olmuştur ki, bir ana-babadan doğup türeyen nesiller bin bir çeşit dil üretmişlerdir. Dildeki bu farklılaşma öyle hale gelmiştir ki bırakınız kıtalararasındaki farklı dilleri, aynı ada üzerinde farklı diller konuşulurken aynı dilin alt şubeleri bile birbirlerinden ayrılmışlardır. Örneğin, Türkçemizin bağlı olduğu Ural-Altay Dil gurubunda önce Ural ve Altay diye ikiye, ardından bunlar da kendi aralarında dörde beşe ayrılarak bir alt gurubu ve bu alt guruplar da yine bir o kadar daha bir alt guruba ayrılmışlardır.

Bu durum, her gün karşılıklı konuşan gurupların kendi aralarında konuşurlarken gün geçtikçe yeni boyutlara uzandıklarını gösteriyor. Konuşma sırasında sözler her zaman görsel işaretlerle beraber kullanılmaktadır. Beden dili dediğimiz bakışlar, yüz, el ve kol hareketleri, bedenin duruş biçimi karşılıklı iletişimde önemli faktörlerdir. Bu durum bize, her bireyin farklı bir konuşma şeklinin olduğunu göstermektedir.

Bir kuş, ördek, tavuk, köpek gibi ve benzeri hayvanların çıkardığı sesler tüm dünya da hep aynı iken, insanoğlunun çıkardığı seslerin farklı olduğunu sanırım anlamak güç olmasa gerek. Çünkü insan, içgüdüsüyle değil aklıyla hareket etmektedir. Akıl, insana sorumluluk yükler. Sorumlu kişi anlamsız, boş konuşmaz. Ne dediğini bilir. Duygu ve düşüncelerini daha iyi aktarabilme hevesi insanları, dilde böyle bir gidişe zorlamaktadır.

Bir ihtiyaç olan dil, gelişebilmesi için bir bilim haline gelmiştir. Her toplum kendi diline has kurallar ortaya koymuş, dilinin mevcut özelliğini koruyarak gelişmesi için bilimsel çalışmalar yapmaktadırlar. Bunun için her dilin bir alfabesi, cümle yapısı ve kullanım kuralları vardır.

Resmi olarak korunup kollanan ve öğretilen bu kurallar gayri resmi olarak ne yazık ki hiç dikkate alınmamakta, çiğnenmektedir. Bir de buna taşra kültürünün etkisi eklenince dilde bir karmaşadır alıp başını gidiyor. Her ne kadar biz buna lehçe ve şive farklılaşması diyorsak da olumsuzluklarının yanında güzelliği olduğunu da söyleyebiliriz. Bugün Türkçenin aldığı şekiller; Azerice, Türkmence, Tatarca, Kırgızca, Uygurca, Özbekçe vd. Türkçenin zenginliğidirler.

Bir dilin sınırları içinde bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği demek olan AĞIZ ise bir başka güzelliktir.

İşte bu çalışmamızda, bilinen Karadeniz şivesi içinde yer alan ancak ondan biraz farklı olan bir çevrenin şivesini Türk dil Kuralları içersinde karşılaştırmalı olarak inceleyip bir takım konuları tespite çalıştık.

Konuya vakıf uzmanlarımızın görüş ve önerileri bizler için çok değerlidir. Bu nedenle katkılarını beklediğimizi burada belirtmek isteriz.

/Çetin KOŞAR


i ç i n d e k i l e r


SES BİLGİSİ (Fonetik)
A. ÜNLÜLER
B. ÜNSÜZLER
C. YER DEĞİŞTİRME
D. HECE KAYNAŞMASI
E. HECE YUTUMU
F. VURGU


BİÇİM BLGİSİ (Morfoloji)
A. İSİMLER
B. ZAMİRLER
C. FİİLLER
D. YARDIMCI FİİLLER
E. İSİM FİİLİ
F. SIFAT FİİLLER
G.ZARF FİİLLER
H. ZARF FİİL GÖREVLİ BİÇİMLER
I. ZARFLAR
J.EDATLAR

(Koşar, Ç., Akbulut Köyü Ağzı, Samsun,1990

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder