5 Nisan 2007 Perşembe

Ellere Verir Talkını, Kendi Yutar Salkımı




Çocukken yediğimiz kan damlayan mis gibi domateslerimizi, çıtır çıtır salatalıkları, kokusu uzaktan duyulan çileklerimizi özlüyoruz. Ekşiyen ayranlarımızı, çürüyen yumurtalarımızı, küflenen peynirlerimizi, kurtlu elmalarımızı bile özler olduk.

Şimdi yediğimiz her şey yapay. Hepsi suni gübreli, hormonlu, tarım ilaçlı, kimyasal katkılı, suni tatlandırıcılı, boyalı. Makinelerde yapılan kimyasal katkılı, boyalı yoğurtlar, neredeyse içinde meyveden başka her şeyin yer aldığı meyve suları, cipsler, dışı kırmızı içi beyaz, siyah domatesler, uçları yumuşayarak içi acıyan salatalıklar, acayip şekilli çilekler, kokusu olmayan muzlar, kaymaksız sütler, sıcakta bozulmayan yumurtalar. Neredeyse 20–30 yıl öncesinin karikatürlerindeki gibi yemek yerine yutulacak 1–2 ilaç yakında sofralarımızın ana gıdası olacak. Her şey yapay, her şey katkılı, her şey ilaçlı.

Buradan köylümüze sesleniyoruz ve yalvarıyoruz. Lütfen bu ülkenin çocuklarını birazcık olsun düşününüz ve atadan kalma tarım ve hayvancılığa tekrar geri dönünüz. Lütfen tekrar kara sabanla, humuslu toprakla, doğal gübreyle, nadasla yaptığınız eski tarıma geri dönünüz. Hayvanlarınızı hareketsiz kılan ve suni yemle besleyen ağıllardan çıkarınız. Bırakın çayırda koştursunlar, otla beslensinler bırakın etleri mis gibi kekik koksun.

Unutun sizi kandıran “Bir ek, kırk al” masallarını. Hanginiz zengin oldunuz, hanginiz bir ektiniz kırk aldınız. Hanginiz köşeyi döndünüz. Tüm paranızı suni gübrelere, tarım ilaçlarına, mazota yatırdınız onları zengin ettiniz. Hâlbuki kasketini takıp ne demişti Mustafa Kemal Atatürk? “Köylü milletin efendisidir.” Bırakın bu hormonları, bırakın bu tarım ilaçlarını. Yeniden milletin efendisi olunuz. Kendinizi düşünmüyorsanız, çocuklarınızı, çocuklarımızı, geleceğimizi düşününüz.

Bakın gelişmiş ülkelere. Hemen hepsi binlerce dönüm arazilerini organik tarıma ayırmışlar. Onlar sizlere hormonlu, tarım ilaçlı çiftçiliği önerirlerken kendileri kendi çocukları için doğal tarımı seçtiler. Ne demiş atalarımız; “Ellere verir talkını, kendi yutar salkımı ”. Siz de bunları görün artık. Çocuklarımız adına size yalvarıyoruz. Tüm çocuklar lösemi ve kanser olmadan, bir an önce atadan kalma doğal organik tarım metotlarına ve doğal hayvancılığa geri dönünüz. Bakın o zaman ülkemiz nasıl zengin olacak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder