Atasözlerimiz, deyimlerimiz ve manilerimizde gelin kaynana ilişkisi üzerine bir gezinti yaptık. Atasözleri, deyimler ve manilerimizde gelin kaynana kimdir, birbirlerine karşı tutum ve davranışları, birbirlerinden beklentileri nelerdir?. sorularına cevap aradık.
GİRİŞ
Kadın, bir anne olarak fedakarlık sembolüdür. Ancak kayınvalide (kaynana) olunca araya yetiştirip büyüttüğü kızının eşi (damadı) veya oğlunun eşi (gelini) girince fedakarlık sembolü olan anne “kaynanalık etmeye” başlar. “Kaynanalık etmek” Türkçe sözlükte: “1/Gelin ve damada kötü davranmak 2/ Bir yakınına gereğinden çok karışmak”3 şeklinde ifade edilir.
Kaynana-gelin anlaşmazlığına dair ilk veriler 4 bin yıl önceye gidiyor:
“Bundan 4 bin yıl önce yaşayan genç bir kadın, kocasına gönderdiği çivi yazılı mektupta: “Annenden çok çekiyorum. Bir an önce dön ve beni bu kadından kurtar” diye sesleniyor.
İki ezeli rakip olan gelin-kaynana arasındaki anlaşmazlığın 4 bin yıllık bir geçmişi olduğu belgelerle ispatlandı. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan çivi yazılı bir tablette, genç bir kadının kendisinden binlerce kilometre uzaktaki kocasına, “Gel beni bu annenden kurtar, yoksa öleceğim” diye seslendiği ortaya çıktı.
Kayseri yakınlarındaki Kültepe-Kaniş Höyüğü’nde, 1948 yılından beri kazı çalışmalarına başkanlık eden Prof. Dr. Tahsin Özgüç, günışığına çıkartılan çivi yazılı tabletlerde, M.Ö 2000 yılına ait önemli bilgilere rastlandığını söyledi. Özgüç, Kültepe ve Kaniş’e yerleşen Asurlu tüccarların Mezopotamya’dan getirdikleri kalay ve kumaşları Anadolu’da yüksek fiyatlarla satarak gelir elde ettiklerini belirterek şu bilgileri verdi:
“Asurlular silah yapımında kullanılan kalay ile dünya moda merkezi olan Mezopotamya’dan getirdikleri kumaşları Anadolu’da pazarlamışlar. Asurlu tüccarlar ayrıca, Mezopotamya’dan kendilerine kalay ve kumaş gönderen meslektaşlarıyla ve orada bıraktıkları yakınlarıyla karşılıklı çivi yazılı tabletler göndererek mektuplaşmışlar. Bu tabletler içerisinde Mezopotamya’da kalan bir gelin, Kaniş’de bulunan kocasına kervanla gönderdiği mektupta kaynanasını şikâyet edip “Annenden çok çekiyorum, bana büyük kötülük yapıyor, artık bunu taşıyacak halim kalmadı. Bir an önce dön ve beni bu kadından kurtar” diyor. Kocasının Kaniş’ten geri dönmemesi üzerine dertli gelin, eşine gönderdiği ikinci mektubunda ise “Çocukların da büyüdü, onlara da söz dinletemiyorum. Annen ve çocukların beni öldürmeden çabuk gel.” diye yazıyor. Adam, aldığı mektuplara rağmen Mezopotamya’ya geri dönmüyor ve Kaniş’te ölüyor. Prof. Dr. Özgüç, kayınvalidesinden yana dertli olan gelinin gönderdiği iki çivi yazı mektubun, Kaniş’te ölen tüccara ait mezarda bulunduğu kaydetti.
…Kayseri-Malatya karayolundaki Kültepe-Kaniş Höyüğü’nde bulunan çok sayıdaki çivi yazılı tablet ile diğer tarihi eserler, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Kayseri Arkeoloji müzesi’nde sergileniyor…”4
Manilerimizde, atasözlerimizde kaynana-damat çekişmesinden daha çok gelin-kaynana çekişmesine rastladık.
SÖZLÜKLERİMİZDE BULABİLECEĞİMİZ GELİN VE KAYNANA İLE İLGİLİ İFADELER:
Gelin: “1/ Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın 2/ Bir kimsenin oğlunun karısı 3/ Aileye evlenme yoluyla girmiş olan kadın”5
Gelinboğan: “Bir ahlat türü”6
Gelin böceği: “Hanımböceği”7
Gelincik:
“1/ Yazın kırlarda, özellikle ekin tarlalarında yetişen kırmızı ve büyük çiçekli bir yıllık ve otsu bitki 2/ Sansargillerden ince ve uzun yapılı, sivri çeneli küçük bir hayvan
3/ Mezgitgillerden yılanbalığına benzer eti sevilen bir balık
4/ Yılancık, arpacık, çıban vb verilen ad”8
Gelin çiçeği: “Zambakgillerden bir bitki”9
Gelinfeneri: “Kuş kirazı”10
Gelin havası: “Denizin hafif dalgalı, çırpıntılı olması”11
Gelin kuşağı: “Gökkuşağı”12
Kaynana: “Kadını göre kocasının, kocaya göre karısının annesi, kayınvalide”13
Kaynana dili: “1/ Dil biçiminde yassı ve dikenli dalları olan kaktüs türüne halkın verdiği ad 2/ Bir iğne oyası örneği”14
Kaynanalık: “1/ Kaynana olma durumu 2/ Kaynanaya yakışır davranış ___etmek: 1/ (kaynana) geline veya damada kötü davranmak 2/ Bir yakınına gereğinden çok karışmak”15
Kaynana zırıltısı: “Bir sap çevresinde çevrilen, çevrildikçe takırtılı bir ses çıkaran çocuk oyuncağı”16
2. ATASÖZLERİMİZ VE DEYİMLERİMİZDE GELİN-KAYNANA İLİŞKİSİ
Ana kızına taht kurmuş, baht kuramamış (kurmamış): Ana baba kızlarını sultanlar gibi yaşatabilirler. Ama onun evlendikten sonra mutlu olmasını sağlamak ellerinde değildir.17
Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar18
Ananın bahtı kızına19
Ananın bastığı yavru (civciv) incinmez (ölmez)20
Anasına bak kızını al, kenarına (kıyısına, tarağına) bak bezini al21
Evladın var mı derdin var22
Evladı (oğlumu) ben doğurdum, ama gönlünü ben doğurmadım: İnsanın çocuğu kendisinin bir parçasıdır. Bir çok özellikleri onunkine benzer. Yalnız gönlü ve huyu benzemeyebilir. Bir kimse evladına emredip bir çok şeyler yaptırır, ancak gönlüne hükmedemez.23
Gelini ata bindirmişler “ya nasip” demiş: 1. Nikah kıyılmış, gelin kocasının evine gitmek üzere ata binmiş de olsa evlenmenin gerçekleşmemesi ihtimali vardır. 2. Kesin sonuç alınmadan, hiçbir işe oldu bitti gözü ile bakılmamalıdır. Umulmadık engeller işi bozabilir.24
Gelin ata binmiş ya nasip, kim bilir kime münasip25
Gelin altın kürsü getirmiş, çıkmış üstüne kendi oturmuş26
Gelin atta kısmeti yadda27
Gelin babasına “hem ağlarım hem giderim” demiş28
Gelin çiçek, her dediği gerçek, kaynana yılan her dediği yalan29
Gelin eşikte, oğlan beşikte30
Gelin gitti yerine, kalan kızlar yerine31
Gelin güvey olmak32
Gelin odası gibi33
Gelin odası ziynetli olur34
Gelini dini yok kaynananın imanı35
Gelinliği pekmez sandım, yüreğimi yakmaz sandım36
Karı koca ipek, araya giren köpek37
Karıdan korkmayan yanılır38
Karımın kurduğu başa, anamınki dağa taşa39
Kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle (işit, anla): Düşüncelerimi çok yakınım olan birisine söylüyorum. Ama maksadım bunları onun bilmesi değil, doğrudan doğruya kendisine söylemeyi uygun bulmadığım kimsenin bilmesidir. Çünkü sözlerimi ikisi birden dinlemektedir.40
Kaynana dırıltısı41
Gelinin dini yok kaynananın imanı
Kaynana gelinin altın duvağıdır
Kaynana öcü, oğlu cici: Gelinler kocalarını severler de kaynanalarını rahatsızlık veren bir yaratık sayarlar.42
Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse, gelinin başı yarılır: Kaynana ne kadar yumuşak huylu, ne kadar iyi davranışlı olursa olsun her hali gelinini rahatsız eder.43
Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası: Eve gelin geldikten sonra oğlanın anası kapı dışarı edilecek kadar fazla görülür. Ama kızın anası başköşeye oturtulur.44
Yerine düşmeyen gelin yerine yerine, boyuna düşmeyen esvap sürüne sürüne eskir: Kendine uygun bir evlenme yapmayan kız, yerine yerine helak olur. Boya göre dikilmemiş elbise de yerde sürünerek yıpranır gider.45
3. FIKRALARIMIZDA GELİN KAYNANA İLİŞKİSİ
Gelin, yaşlı kaynanasını iyice gönlü olacak şekilde yıkar. Kaynanası bu işten çok memnun olur. Gelinine içten bir dua etmek ister. “E gelin sen beni nasıl pakladın ise, Allah da seni paklasın” der.
Kaynana Damat İlişkisi İle İlgili Bir Fıkra
Adamın birinin evinde yangın çıkmış. Komşuları yardıma koşmayıp olayı seyretmeye başlayınca iş başa düşmüş. İlk önce oğlunu yangının içerisinden çıkarıp dışarıda beklemesini söylemiş. Dalmış tekrar duman ve ateşin içerisine, kızını çıkarmış dışarıya. Sonra karısını, sonra köpeğini ve kedisini. Daha sonra dışarı hiçbir şey getirmeden 3 kere daha içeri girmiş çıkmış. Onu seyreden komşularından biri sormuş: “Niçin yanan eve girip çıkıyorsun, hiçbir şey getirmiyorsun?” diye. “Kayınvalidem içeride!” demiş adam. “Arada bir gidip çeviriyorum.”
4. İKİ GAZETE HABERİ VE İKİ MEZAR TAŞI
1. “Konya’da 1933’te ölen Ali Baş’ın mezar taşında kayınvalidesine yazılan methiye dikkat çekiyor. Ali Baş’ın vasiyeti üzerine yazıldığı belirtilen mezar taşında “Üçüncü son kaynanam Fatma, sen her muradı tattırdın bana, Seydişehir’den göçtün bu yana. Ben kalır mıydım geldim yanına” ifadesi yer alıyor.”46
2. “Samsun’da bir karı koca, intihar eden kızlarının mezar taşına “Kaynanası yüzünden intihar etti” sözlerini yazdırdı.
4 ay önce Almanya’nın Mannheim kentinde Ren Nehri’ne atlayarak intihar eden 21 yaşındaki 15 aylık evli Ümmü Gülsüm Tüzen, Samsun Kıranköy Mezarlığı’na defnedildi. İntihardan kayınvalide Serhat Tüzen’i sorumlu tutan Ümmü Gülsüm’ün annesi Fikrinaz ve babası Cemal Şimşek, kızlarının mezar taşına, “Almanya’da kaynanası yüzünden kendini Ren Nehri’ne atıp intihar eden 21 yaşındaki Ümmü Gülsüm Şimşek, Ruhuna Fatiha” yazdırdı.”47
5. MANİLERİMİZDE GELİN KAYNANA İLİŞKİSİ
Kaynananın Söylediği Maniler:
“Tereye petek koydum
İçine ipek koydum
Gelinimin adını
Zincirli köpek koydum
(…)
Gelin, gelin olduğu eve henüz gelirken kaynananın söylediği şu maniler gelinini tanımadan onu sevmediğine işaret ederler:
“Gelin gelin kapımıza
Altın dolu küpümüze
Çeyzi var hepimize
Gelin hoş geldin hoş geldin
Kayadan bakar aya
Bak kıllı karıya
Saftirik olan gelini
Bindirdiler kör taya”53
…
Kaynananın zaman zaman gelininin annesine de laf dokundurur:
“Oluyor da oluyor
Kız gelin oluyor
Testisi susuz kalıyor
Annesi kızsız kalıyor”54
“Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası” atasözü dikkate alındığında ise kız anasının söylediği şu mani başka bir anlam kazanır:
“Cevahirin hasıyım
Has ova elmasıyım
Övünsem de yeri var
Gelinin anasıyım”55
…
Gelinin Söylediği Maniler:
“Sini sini şekerim
Üstüne bal dökerim
Kaynanamın kahrını
Oğlu için çekerim
(…)
Kaynanayı netmeli
Kaynar kazana atmalı
Yandım yandım dedikçe
Altına odun atmalı”57
6. FARKLI BİR KAYNANA
Dede Korkut Hikayelerinden “Kam Püre Oğlu Bamsı Beyrek” hikayesinde Beyrek esaretten kurtulup geri dönünce karısı Banı Çiçek kayınvalidesine ve kayınpederine Beyrek’in döndüğü müjdesini verince, kayınvalide gelinine şöyle der:
Dilin için öleyim gelinciğim
Yoluna kurban olayım gelinciğim
Yalan ise bu sözlerim gerçek olsun
Beyrek sağ esen çıkıp gelse
Karşı yatan kara dağlar sana
Yaylak olsun gelinciğim
Soğuk soğuk suları sana
İçit olsun gelinciğim
Kulum halayığım sana
Kırnak (cariye) olsun gelinciğim
Şahbaz atlarım sana
Binit olsun gelinciğim
Katar katar develerim sana
Yüklet olsun gelinciğim
Ağıllarda akça koyunlarım sana
Şölen olsun gelinciğim
Altın akçam sana
Harçlık olsun gelinciğim
Dünlüğü altın, ban evim sana
Gölge olsun gelinciğim
Benim karabaşım sana
Kurban olsun gelinciğim58
SONUÇ
Dede Korkut Hikayeleri’nde gelinin “atamdan ileri kayınata, anamdan yeğrek kayınana”59 ifadeleri ile gelin kayınpederi ve kayınvalidesinden bahseder.
Ancak, gelin-kaynana ilişkisinin manilerimizde, atasözlerimizde,… pek çok edebiyat ürünlerinde pek de olumlu işlemediği görülür. Kayınvalide bir zamanlar gelin olduğunu unutmuş, gelinine hoşgörü göstermek yerine “yaşadığını yaşatmayı” tercih eder olmuştur.
Atasözlerimiz, deyimlerimiz ve manilerimizde gelin kaynana ilişkisini ele aldığımız bu çalışmada 31 atasözü ve deyimde, sözlüklerde bulabileceğimiz gelin kaynana ile ilgili 12 ifadede, özellikle Erzurum’un Olur ilçesinde yaptığımız derleme çalışmasında da bu bağlamda 64 mani tespit ettik.
Meselenin, edebî boyutu yanında psikolojik ve sosyolojik boyutunun da olduğu gerçeği ile aile kurumunu yıpratabileceğinin dikkatlerden uzak tutulmaması gerektiğini ifade etmek yerinde olacaktır.
KAYNAKLAR
Ayşe Duvarcı, Kaynana, “Türk Aile Ansiklopedisi” T.C.Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, 1991 Ankara
Akşam Gazetesi, 7 Ekim 2002
Kaynak kişi: Aliye Coşkun, Çataksu, Olur/Erzurum, Okur yazar değil, Yaş: 45, derleme tarihi: 1991
Kaynak kişi: Cevat Coşkun, Çataksu, Olur /Erzurum, İlkokul mezunu, yaş:48, derleme tarihi:
Milliyet, 3 Ocak 2002, Kerem Pulgat Konya DHA
Kaynak kişi: Fadime Bulut, Çataksu, Olur/ Erzurum, okur yazar değil, yaş: 60, derleme tarihi: 1991
Kaynak kişi: Fahime Akçay, Çukurbağlar, Taşlıköy, Olur/ Erzurum, okur yazar değil, yaş: 35, derleme tarihi: 1992
Kaynak kişi: Hatice Özbek, Çataksu, Olur/Erzurum, okur yazar değil, yaş: 72, derleme tarihi: 1991
Kaynak kişi: Hatice Yılmaz, Taşlıköy, Olur/Erzurum, İlkokul Mezunu, yaş: 39, derleme tarihi: 1992
Kaynak kişi: Yaşar Akçay, Taşlıköy, Olur/ Erzurum, okur yazar değil, yaş:45, derleme tarihi: 1991
Orhan Şaik Gökyay, Dede Korkut Hikayeleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, 252, Halk Kitapları 1, İstanbul 1976
Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, TDK.yayınları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1984
Sabahat Emir, Atasözleri ve Vecizelerin Açıklamaları, Emir Yayınları, 1970 İstanbul
Türkçe Sözlük, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu , Türk Dil Kurumu, Ankara 1988
Türk Atasözleri, 100 Temel Eser, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1971
Zaman Gazetesi , 18 Ağustos 2001
Yard. Doç. Dr. Serhan Alkan İspirli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder