Öküz Ağa
Nasreddin hoca on yıldır ayrı kaldığı köyüne geri dönüyormuş yolda eski tanıdıkları biriyle karşılaşmış. Adam gülümseyerek selam vermiş.
-Merhaba hocam köye hoş geldiniz, demiş. Hoca da;
-Merhaba Öküz ağa hoş bulduk. Demiş.
-Hocam nasıl söz bu öküz ağa’yıda nereden çıkardın.
-Ya ben buralardan ayrılalı sen on iki yaşında bir çocuktun adında tosun du değil mi? Ben buralardan ayrılalı şöyle böyle on yıl kadar oluyor. Eh insaf et artık bu on yılda tosunluktan çıkıp öküz olmadın mı hala?
Hangisini söyleyeyim?
Nasrettin Hoca bir gün öküzünü pazarda satmaya çıkarmış. Müşterinin birisi hocaya yaklaşmış hocam demiş öküz satılık mı?
Hoca da evet yanıtını vermiş.
Müşteri ise
-Hocam kusuru var mı?
Hoca öküzün kulağına eğilmiş
- Söyle bakayım hangi kusurlarını söyleyeyim.
O zaman iş değişti
Nasreddin Hoca kadılık yaparken bir adam gelir ve derki;
- Kadı efendi, bir öküz bir başka öküzü boynuzuyla vurarak öldürse bunun hukukî hükmü nedir?
Hoca gayet sakin cevap verir;
- Canım, hayvan, hayvanlık yaparak bir başka hayvanı öldürmüş. İsmi üstünde “hayvan”. Hiçbir cezaî müeyyide gerekmez.
Adam, baklayı ağzından çıkarır;
- Kadı efendi, haberin olsun, bizim öküz sizin öküzü öldürmüş, haber vereyim dedim.
Hoca birden değişir ve ciddi bir tavır takınır;
- Haaaa o zaman iş değişti. Kara kaplı kitap bakalım bu hususta ne diyor? der ve raftaki mecelleye sarılır.
Gül!
Hoca (rahmetullahialeyh) insanlara hep doğruyu söyler hem de öyle bir şekilde söyler ki kafaya dank ettirir. Kendisinin nasıl bu kadar komik ve nüktedan olmasına gelince bir rivayete göre henüz öğrenciyken hocasının masasında her akşam öğrencilerle beraber et yermiş. Yedikten sonra hocaları bir dua okur ve o kesilen öküz tekrar eski haline gelirmiş bu hep böyle sürmüş gitmiş. Günün birin de öğrencilerden biri hadi demiş o duayı ben de öğrendim öküzü kesip yiyelim sonra o duayı okurum yine eski haline gelir. Öküzü kesmişler afiyetle yemişler. Sıra duayı okumaya gelmiş. Yalnız dua tesirini göstermemiş uğraşmışlar durmuşlar ama nafile. Derken içeriye hocaları gelmiş bu olayı görünce hiddetlenmiş ve söyleyin hanginiz kesti öküzü demiş öğrencilerden biri ben değince sen kesilesin demiş. Söyleyin bakalım demiş hoca derisini kim yüzdü biz demiş diğer iki öğrenci. Hocaları siz de yüzülesiniz demiş. Bir kenarda oturan Nasrettin’e peki ya sen ne yaptın deyince Nasrettin, hocam demiş ben sadece güldüm. Bunun üzerine hocası Nasrettin’e sana da kıyamete kadar gülsünler demiş.
Öküzle Cirit
Timurlenk birgün Hoca Merhum’a:
— Gelsin de cirit oynayalım, diye haber saldı. Hoca gelenlere «hemen geliyorum» dedi ve bir öküzü hazırlayıp üzerine atlayarak cirit meydanına çıktı. Halk toplanmış Timur’la Hoca ’nın cirit oynamasını seyredecekti. Baktılar Hoca Merhum öküze binmiş. Ortalığı bir gülüşmedir aldı. Millet kahkahalarla birbirine girmişti. Timur dayanamayıp:
— Hoca cirit süratli koşan atla oynanır, sen ise öküze binmiş gelmişsin, dedi. Hoca Merhum:
— Sultanım biliyorum, biliyorum… Gerçi beş-on seneden beri denemiyorum ama bu da buzağı iken çok süratli koşardı. Hatta at değil it bile yetişemezdi, dedi.
Kabahat Öküzde
Hoca’nın ahırdan kaçan buzağısı, bahçenin altını üstüne getirmiş. Hoca’nın diktiği sebzeleri ezmiş. Hoca kızmış, ahırdaki öküzü dövmeye başlamış.
Görenler:
“Hoca! Öküzün ne suçu var ki dövüyorsun?” demişler.
Hoca:
“Siz karışmayın!” demiş, “Bütün kabahat öküzde… Doğru dürüst terbiye verseydi, buzağı bu işleri yapar mıydı hiç?”
Öküzden Sorun
“Bir gün Nasreddin Hoca, pazardan öküz alıp eve götürürken, yolda rastladığı herkes;
- Öküzü kaç paraya aldınız? Diye sorarak Hoca’yı bezdirmiş. Nasreddin Hoca öküzün ipini beline bağlayıp, öküzün arkasından yürümeye başlamış.
Yolda yine biri:
- Öküzü kaç paraya aldınız Hocam ? diye sormuş.
- Kardeşim öküz beni aldı, fiyatı öküzden sorun.
/Soner Yalçın, Erkin Emet, Nasreddin Hoca
Eski zamanlardan kalan öküzler
Hoca yer altına ahır yapmaya karar vermiş. Toprağı kaza kaza komşunun ahırına girmiş. Bir sürü öküz görünce koşa koşa karısına gitmiş:
- Hanım, hanım! diye bağırmış.
Müjdemi isterim. Eski zamanlardan kalma bir ahır dolusu öküz buldum..
Meğer kayış neler çekermiş
Nasreddin Hoca bir gün çift sürmekteydi; derken boyunduruğun kayışı kopuverdi ve işi yarıda kaldı. Hoca hemen boynundaki tülbendi çıkarıp boyunduruğun yerine sarıp sarmaladı ve öküzlere “ho” deyip sabana yüklendi. Bir miktar toprağı sürmeye kalmadı, ince tülbent cayır cayır sökülüp koptu. Hoca hiç aldırış etmeden yırtık tülbendi eline aldı,
-Sen de gördün işte dedi, “kayış meğer neler çekermiş”
O suçunu bilir
Bir gün Hoca’nın tarlasına bir öküz girmiş. Hoca eline bir sopa alıp, üzerine yürümüş, öküz kaçmış. Aradan bir hafta geçmiş. Hoca bir köylünün arabasında koşulu öküzü görüp tanımış. Eline kocaman bir odun parçası alarak, öküze birkaç defa döşemiş. Köylü, öküzü niçin dövdüğünü sorunca:
- Sen aklının yetmediği işe karışma. O suçunu bilir, demiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder