OSMANLI DÖNEMİ İDARÎ UYGULAMALAR BAĞLAMINDA CANİK’İN YÖNETİMİ VE YÖNETİCİLERİ
Prof. Dr.Orhan KILIÇ / Fırat Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak., Tarih Bölümü Öğretim Üyesi
Giriş
Canik bir idarî bölge olup, bu adı taşıyan yerleşim yeri bulunmamaktadır. Bir kısım Selçuklu tarihlerinin sadece Samsun’u tanımlamak için kullandıkları Canik tabiri; sahilden ibaret olmayıp, güneyde Niksar’dan Gümüşhane’ye uzanan hattı da içerisine almaktadır. Karadeniz sahilindeki sınırları ise doğuda Trabzon’a kadar genişlemekle, batıda Sinop’a kadar ulaşmamaktadır. Osmanlı döneminde Canik Sancağı’nın sınırları ise bugünkü Samsun ve Ordu illerinin bazı kazalarını içerisine almaktadır .
Canik bölgesinin iskân tarihi M.Ö. 5000 yıl öncesine kadar götürülmektedir. Türk hâkimiyetine girmeden önce Hititler (M.Ö. 1650-1200), Pontus Krallığı (M.Ö. 302-71), Roma İmparatorluğu (M. Ö. 71- M.S. 395) ve Bizans (395-1086) gibi eski ve ortaçağ devletlerinin hakimiyeti altında bulunmuştur.
Türklerin 11. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya yerleşmeleri sürecinde Canik’in tarihi Bizanslılar, Danişmendliler, Anadolu Selçukluları ve daha sonraları da İlanlılar, Trabzon Rum Devleti ve bölge civarındaki Türk beylikleri arasındaki hâkimiyet mücadelesine bağımlı olarak şekillenmiştir . Osmanlı öncesi Türk hâkimiyeti döneminde Samsun ve çevresinde kurulan Canik beylikleri, bölgedeki Türk varlığının her bakımdan yerleşmesi ve gelişmesi için önemli roller üstlenmişlerdir. 14. yüzyılın ortalarında Trabzon’da altı bin civarında insan yaşar iken, Canik beyliklerinden bazılarının daha fazla asker çıkarabilecek güçte olması, nüfus bakımından önemli sayılabilecek yoğunluğa sahip olduklarını göstermektedir.
Bu beyliklerin hâkimiyet sahaları ve Osmanlı yönetimine geçişleri ile ilgili olarak şunlar söylenebilir:
Hacı Emiroğulları: 13. yüzyılın sonlarına doğru Ordu bölgesini ele geçiren Sinop Çepnileri tarafından kurulmuştur. Canik beyliklerinden en önemli olanı olarak addedilmektedir. 1347’de Fatsa ve Ünye’yi, 1396 yılında ise Giresun’u ele geçirerek bu bölgenin doğusunda Trabzon Rumları aleyhine büyük bir nüfus boşluğu meydana getirmişlerdir. 10.000 civarında askere sahip olan Hacı Emiroğulları’nın toprakları Tirebolu’ya kadar uzanıyordu. 1427-1428’de Osmanlılar tarafından ilhak edilmişlerdir.
Taceddinoğulları: Moğol sonrası dönemde Doğu Karadeniz bölgesinde ortaya çıkmış ve Niksar merkez olmak üzere Samsun’un güneyine kadar yayılmışlardır. Trabzon Rumları ile mücadele eden Taceddinoğulları, 1379’da Yeşilırmağın denize ulaştığı sahayı Ünye’ye kadar ele geçirmiştir. 1386’da 12.000 askeri bulunmaktaydı. Hacı Emiroğulları gibi 1427-1428’de Osmanlılar tarafından ortadan kaldırılmıştır.
Kubadoğulları: Samsun, Kavak ve Ladik havalisine hâkim idiler. 1419 yılında Osmanlılar tarafından ele geçirilmişlerdir.
Taşanoğulları: Vezirköprü, Havza ve Merzifon bölgesinde hüküm sürüp 1430 yılında Osmanlılar tarafından ilhak edilmişlerdir.
Bafra Beyleri: Bafra ve çevresinde hüküm sürüp 1419-1420 yıllarında Osmanlılar tarafından ele geçirilmişlerdir.
(…)
Sonuç
1413 yılında kurulan Rum Beylerbeyliği bünyesinde bir sancak olarak teşkilatlandırılan Canik, 19. yüzyılın ortalarında Sivas Eyaleti’nden ayrılarak Trabzon Eyaleti’ne dahil edilmiştir. Klasik sancaklık durumuna 18. yüzyılın başlarında muhassıllık ve malikânelik boyutu da eklenmiştir. Bu özelliği ile Canik Sancağı klasik Osmanlı sancaklarından farklı olarak devletin genelinde çok fazla örneği görülmeyen bir tarzla idare edilmiştir. Malikâne uygulamasının kendilerine getirdiği avantajlardan faydalanarak 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren âyân ailelerin Canik muhassıllığını tekellerine geçirme konusunda başarılı oldukları görülmektedir. 1756-1807 yılları arasına Canikli Hacı Ali Paşa ailesinin, 1807-1846 yılları arasında ise Hazinedarzâde ailesinin yönetimi elde tuttukları tespit edilmektedir. Canikli-Çapanoğlu arasındaki nüfuz mücadelesi de bu dönemdeki idari tarihi doğrudan etkilemesi bakımından önemlidir. Canikliler ve Hazinedarzâde ailesi mensupları Canik Sancağı’na ilave olarak çoğu zaman Trabzon Eyaleti’ni, bazen de Sivas ve Erzurum Eyaletlerini tasarruf etmişlerdir. 19. yüzyılın ortalarından itibaren merkezi devlet anlayışının yerleşmesi ve âyân ailelerinin bölgedeki nüfuzu kırıldıktan sonra, Canik’de merkezden atanan ve mahalli hanedanlarla bağlantısı olmayan mutasarrıf paşalar dönemi başlamış ve bu durum Cumhuriyet dönemine kadar devam etmiştir. 1877-1892 yılları arasında ve 1910 yılında başlayıp Cumhuriyet’e kadar devam eden Canik’in müstakil bir mutasarrıflık olarak herhangi bir eyaletin bünyesine dahil edilmeden gayrî mülhak olarak idare edilmesi uygulanması da idarî anlamdaki önemli farklılıklarından birisi olarak addedilebilir.
Geçmişten Geleceğe SAMSUN, Samsun Büyükşehir Belediyesi, 2006, Samsun, Sayfa:31-48
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder