Nasrettin Hoca, bir gün halkı iyi hesap yapmakla ünlü bir köye gelir. Köylülerden biri onu konuk eder. Sabah olunca, Hoca köyde çeşme olmadığını fark eder. Köylüler, kırbaları eşeklere yükleyip, bir saat uzaklıktaki kaynaktan su almaya gitmektedirler.
Hoca, “Köyde su olsaydı daha iyi olmaz mıydı?” diye sorar.
Köylü, “Elbette, su bana her gün bir eşeğin ve bir oğlumun iki saatlik çalışmasına maloluyor. Bu, yılda 1460 saat eder. Eğer çocuk ve eşek bunun yerine bir balkabağı tarlası işleselerdi, yılda fazladan 457 balkabağı elde edebilirdim” diye cevap verir.
Nasrettin Hoca, “Öyleyse köye su getirmek için niye bir kanal kazmıyorsunuz?” diye bir soru daha sorar.
“Bu o kadar kolay değil” der köylü. “Yol üstünde aşılması gereken bir tepe var. Eğer suya yollamak yerine oğluma ve eşeğe kanal kazdırtsam, günde iki saatten 500 yıl çalışmaları gerekir. Ben en fazla 30 yıl daha yaşarım, öyleyse onları suya yollamak benim için daha kârlıdır”.
Hoca işin ucunu bırakmaz. “İyi, ama kanalı tek başına mı kazacaksın? Köyde bir sürü insan var”.
Köylünün de her şeye cevabı vardır. “Tabii, tam 100 aileyiz. Eğer her aile günde iki saat için bir oğlan ve bir eşek verirse, kanal 5 yılda kazılır. Eğer günde 10 saat çalışılırsa kazma işi bir yılda biter”.
Hoca kararlıdır. “Öyleyse bu işi neden komşularınla konuşmuyorsun?”.
Ama köylü de kararlıdır. “İyi, ama eğer önemli bir şey konuşacaksam komşumu eve çağırırım, ona ikramda bulunurum, bir sürü ıvır zıvır konu konuşur, sonra onu yemeğe bırakırım. Sonra gene ikram ve nihayet konuya geliriz. Bu iş bir gün boyu sürer. Köyde 100 aile olduğumuz için 99 kişiyle konuşmam gerekir. Eğer bunu yaparsam, işler kalacağı için çiftliğim batar. En fazlasından haftada bir komşu çağırabilirim. Bu durumda konuşmalar iki yıl sürer. Komşularımı tanırım, hepsi bu işe razı olacak, diğerleri katılırsa katılacağını söyleyecektir. Bu durumda iki yıl sonra başa dönüp, onları tekrar çağırıp, diğerlerinin katılmaya hazır olduğunu söylemem için bir iki yıl daha gerekecektir.
Hoca kararlıdır. “İyi işte” der, “dört yıl sonra işe başlar, bundan bir yıl sonra da bitirirsiniz”.
Ama köylü bindirir. “Bir sorun var” der. “Kanal açıldıktan sonra, çalışmaya katılmış olsun olmasın herkes oradan su alabilir. Ve hepimiz hesap yapmasını bildiğimizden herkes kaytaracaktır. Bir gün eşek halsiz olacak, bir gün oğlan ateşlenecek, başka bir gün kadın hastalanacak ve eşekle oğlan hekim çağırmak için lazım olacaktır. Ve herkes diğerlerinin kaytaracağını bildiği için, kimse eşeğini ve oğlunu göndermeyecek, kanal kazısı hiç başlamayacaktır.
“Ama” der hoca, son darbeyi vurmak üzere, “dağın öte tarafında bir köy var, sorunları sizinkinin tam aynı, ama onların 20 yıldır kanalları var”.
“Çünkü” der köylü, “onlar hesap bilmez”.
Dünya adlı uzay cisminin bir adı da Mavi Gezegen’dir. Bu maviliği, yeryüzünün dörtte üçünden fazlasını kaplayan su birikim alanlarından ve gene bir su kaynağı olan bulutlarından alır. Su, verili bir kaynaktır, üretimi söz konusu değildir, miktarı hiç değişmez, belli bir doğal çevirinin içinde yenilenip durur.
Mehmet Ali Kılıçbay
Prof. Dr. Gazi Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder