6 Aralık 2007 Perşembe

Karbasan'ın Güneşi



24 Kasım Öğretmenler Günü 
münasebetiyle öğretmenlerimize...

Köy muhtarı ünledi “Hey köylüler toplanın!
Güzel haberlerim var, haydi biraz canlanın
Kaymakam beyimizin yanından geliyorum
Kaymakam bey sözünü tutacak biliyorum
Bu yıl bizim köye de bir okul yapılacak
Bizim de geleceğe yolumuz açılacak”

Muhtarın bu sözleri tastamam doğru idi
O ay atılan temel okulun temeliydi
Köylü devlet elele çalıştılar imece
Çarçabuk bitti okul Ağustos’a gelince
Kaymakam gelip köye bitmiş okulu gezdi
Köylünün gözlerinde bir nurlu ışık sezdi
Dedi ki; “Bir ay sonra bir öğretmen gelecek
Onun için kalacak bir de ev gerekecek”
Muhtar girdi araya dedi ki; “Kaymakam bey,
Biz o işi hallettik, gelsin tek öğretmen bey”

Köylüler arasında konuşmalar başladı
Yapılan konuşmayı kaymakam anlamadı
Dedi ki; “Konu nedir? Bu köylünün derdi ne?
Derman olunacaksa, önce derdi biline”
Muhtar; “Beyim dert yoktur, öğretmen gelsin hele”
Ve köylüye dönerek; “Gelen meledir, mele! ”
“Bu mele de kim ola” diye sordu kaymakam
“Mele, öğretmen demek” dedi ordan bir adam
Kaymakam öğretmene ayrılan evi gördü
Önce bir miktar evi sonra muhtarı övdü

Sonraki ay içinde köye geldi bir adam
Gelişinde tanımak mümkün değildi tozdan
Elindeki valizle yorulmuştu besbelli
Görünüşte bir yere gidiyordu temelli
Meydanda toplu duran köylülere yürüdü
Yürüme değildi bu, ayakları sürüdü
Erişince meydana dedi; “Selâm Aleyküm
Ben buraya atanan öğretmen Hasan Türk’üm”
Muhtar koşup gelerek sarıldı ellerine
“Hoş geldin” dedi önce, sonra köylülerine
“Çok şükür gardaşlarım, gün doğdu Karbasan’a
Haydi hoş geldin deyin şimdi Mele Hasan’a”

Köylü çabuk alıştı bu gelen öğretmene
Mele Hasan başladı köylüyü eğitmeye
Meydan Mele Hasan’ın ilk dersânesi oldu
Köylünün büyükleri bu dersâneye doldu
Dedi ki; ”Siz büyükler bilmeli bazı şeyi
Sonra biz küçüklere öğretiriz her şeyi
Kin, cehâlet, tembellik en büyük düşman bize
Bu benim de burada ilk dersim olsun size
Önce sevgi, hep sevgi, herkese sevgi verin
İlgiyi ve saygıyı, sevgiye katıp verin
Çocukların ışığı sizin bu ilginizle
Sonra da okuldaki düzenli dersimizle
Parlayıp güneş gibi ufkumuzu saracak
Bizdeki karanlıklar onlarla ışıyacak
Sakın siz çocukları okuldan gevşetecek
Sonra da cehâletin çukuruna itecek
Hareketler yapmayın ve sözlerden sakının
Okula önem verin, ciddi tâvır takının
Biz de bu çocuklara okulu sevdirelim
Onlara aydınlığın ipucunu verelim”
Mele Hasan hep böyle dersler verdi köylüye
İyiye kanat gerdi, yol vermedi kötüye

Yeni bir ufka doğru yürüyorken Karbasan
Köylülerin gönlünde büyüdü Mele Hasan
Zor zamanlarda gelip kapısını çaldılar
Dar zamanda toplanıp, fikrini danıştılar
Ne zaman bir dert olsa dediler ki; ”Sakın Ha!
Mele’ye danışmadan kendince bir iş yapma
O bizim ışığımız, dostumuz, gururumuz
Mele olmazsa eğer doğruyu zor buluruz
Mele’ye iyi bakın, üzmeyin incitmeyin
Cehâleti burada bir daha diriltmeyin”

Okulda çocuklara babadır Mele Hasan
Dertliye ve garibe anadır Mele Hasan
Hem öğretir onlara bilmediği her şeyi
Hem kana kana verir gözleriyle sevgiyi
Bir köye bir öğretmen belki de azdı ama
Yorgunluk uğramadı o yıl Mele Hasan’a
Her çocuk için özel bir alâka gösterdi
Emeği yıl bitmeden meyvelerini verdi
Tüm çocuklar okuyor ve hesap yapıyordu
Yüzlerce Mele Hasan yârına bakıyordu
Analar ve babalar, çocuklara kızmıyor
“Mele Hasan duyarsa o çok üzülür” diyor
Çocuklar Mele Hasan üzülmesin diyerek
Haylazlığı bırakıp, yanlışlığı iterek
İyi, doğru, güzel ve sevgiye uçuyordu
Mele Hasan’la köyde çiçekler açıyordu

Köy bir yılda değişmiş, iş ve verim artmıştı
Çalışmayana herkes kötü kötü bakmıştı
Köy çevresi emekle ve ağaçla donandı
Her ağaçta Mele’nin elinin izi vardı
Okulun çevresiyse, bir cennet köşesiydi
Okul çocukların ve Mele’nin neşesiydi
O yıl da böyle geçti, hep tohumlar ekerek
Her eve bir ışık ve gül ağacı dikerek

Yeni yılla beraber kötü haberler geldi
Söylendi ki; ”Eşkiya dağlardan düze indi
Köy basarmış bölücü, meleleri kahpece
Vurur olmuş köylerde, hem gündüz hem de gece”
Köylüye korku düştü, korku cana değildi
Silahlar kuşanılıp, eşkiyaya çevrildi
Ya eşkıya gelir de Mele’ye uzanırsa
Işıklar heder olur, karanlık kazanırsa
Kurşunlar bize gelsin, Mele’ye değmesin tek
O bizim ışığımız, ışısın sonsuza dek
Günler güne eklendi, böyle bir endişeyle
Köyde çocuklar bile gülmez oldu neşeyle
Sonra o uğursuz gün geldi bilmem ne diye
Bir kahpe geldi köye “Kamyon devrildi” diye
Mele Hasan atladı, yola doğru fırladı
Arkasından o kahpe silah birden patladı
Mele yere düşmüştü düşerken de ölmüştü
Kahpe soyu durarak baş ucunda gülmüştü
O anda yeri göğü kapladı silah sesi
Kahpenin boğazında kaldı son pis nefesi

İlk duyulan muhtarın o acıklı sesiydi
Ağlayan onun değil, tüm köylünün sesiydi
“Mele Hasan öldü anam, Mele Hasan öldü
Dostlar ışığımız söndü, Mele Hasan öldü”

Mele Hasan’ı köyün meydanına gömdüler
Mezar taşına “MELE BİR GÜNEŞTİ” yazdılar

Mustafa Nadi Taşçıoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder