Levent Kıymaz’dan bir kaç hafta önce söz etmiştik. Ukrayna’nın Türkiye’de seçtiği danışman şirket Basfood’un sahibi olarak tanıdık onu. İlginç bir yönü daha var; Türkiye’de gerçekleştirdiği üretim biçimi de örnek olacak nitelikte.
“Rekabet halinde kaliteli malın fiyatı neyse o kabul görüyor.”İhracat politikasını bu çerçeveye oturtan Kıymaz, son yıllarda dünyada “natural” veya “bio tarım” adıyla üretilen ürünlere aşırı talep olduğunu söylüyor. Buna göre zeytin, incir, fındık gibi ürünler çok beğeni kazanıyor. Bu ürünlere talep olabilmesi için de belli prosedürün yerine getirilmesi gerekiyor.
Öncelikle, tarım alanları belirleniyor, köylü veya çiftçi fişleniyor. Kontrol altında yetiştirme yapılıyor ve uzmanlar sertifika veriyor. Bütün bunları uluslararası kuruluşlara bağlı şirketler yapıyor. Böyle bir ürünün değeri suni ilaç ve gübrelerle yapılanlara göre iki üç misline çıkabiliyor.
Basfood şirketi, bunların üretimiyle ilgili de yeni bir sistem yerleştirmeye çalışıyor. Sistemin temeli üretici köyleri küçük atölyeler haline getirmek. Basfood, köye üretim bandını kuruyor, ürün burada işleniyor ve şirkete satılıyor. Üretim bandının başındaki teknisyen şirkete bağlı. Köylüler atölyede işçi gibi çalışıyor ve ücretlerini alıyor. Hangi hane ne kadar ürün vermişse o kadar karşılığını alıyor. Basfood, köylünün avans ve benzeri ihtiyaçlarını da karşılıyor. Köylü malını kime satacağını düşünmüyor. Ürünün verimliliğinin artması yanında istihdam da sağlanmış oluyor.
Bu Türkiye için yeni bir model. Şimdilik Nazilli’de iki köy tamamen Basfood’a bağlı; zeytin ve ürünleri işleniyor. Şirket önümüzdeki dönemde bu sistemi yaygınlaştırmayı düşünüyor. Hem istenilen ölçüde kalite sağlanmış oluyor hem de köylerden inanılmaz talepler var. Sisteme göre, her köy 250 ton kapasite ile çalışacak. Her yeni talebe göre yeni bir köy daha sisteme katılacak. Halen 20 köy ile çalışma yürüten şirket, böylece hem köyden göçü önlemiş, hem de istediği kalitedeki ürünü cazip fiyata almış oluyor. Öncelikle seçilen yörelerse Nazilli ve Gemlik.
Levent Kıymaz, “kapari” bitkisini de ihraç kalemleri arasına katmış. Kapari çayırda, bayırda çoğumuzun yabani bitki diyerek yüzüne bile bakmadığı bir bitki. Nohut şeklindeki meyveleri balık yemekleri ile salatalarda kullanılıyor. Avrupa’dan inanılmaz ölçüde talep olan bu bitkiyi daha çok çingeneler topluyor. Kapari’nin kilosu 4 DM’a alıcı bulabiliyor. Ambalajlı şekilde 100 gramının 1 DM’a satılması ülkemizde ne kadar bilinmeyen değerler olduğunu bir kere daha isbat ediyor.
Basfood, bu birikim ve geniş pazar ağıyla Türkiye’nin en önemli gıda ihracatçıları arasına giriyor. Halen zeytinden incire, nohuttan bibere, cam eşyadan süs eşyasına 2 bin 500 çeşit mal ihraç ediyor. Genellikle de bütün ürünlerini kendi tesislerinde ya üretiyor ya da hammaddeyi mamul madde haline getiriyor. Bu düşünceden dolayı Türkiye’nin pek çok yerinde atölyeleri, yağ rafinerileri, ambalaj tesisleri ve üretim tarlaları bulunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder