6 Aralık 2007 Perşembe

Sokaklardan



Dünyanın değişik yerlerini gezdim, fakat bizim ülkemizdeki kadar sokakta ne kedi ne de köpek gördüm. Eskiden köpekler kedilerin peşinden koşardı, şimdi ise kedi ve köpek beraber yemek peşinde çöp kutularının etrafında dolanırken görüyorum. Kulaklarında kırmızı bir bant ile dolanan köpekler kuyruklarını bacaklarının arasına sıkıştırmış şekilde sokaklarda dolaşmaktadır.


Köpekler her zaman masum değildir, zaman zamanda insana saldırmaktadır. Başıboş olunca, nereye saldıracağı belli olmaz. Gerçi batı dünyasında sahibi olan köpeklerde saldırıyor, Almanya’da sahipli köpeklerin parçaladığı çocuklar şimdilerde toprak altındadır. Köpek genleri ile oynanarak ortaya çıkan yeni canlıların saldırganlık özelliğinden güç alarak sokakta dolaşan köpek sahipleri olduğunu unutamamak gerek!

Köpekler ve kediler sokakları teslim almış gibi, çünkü bu sokak canlıların tükettiği çöpler bizimdir. Bu çöplerde bu canlılar nasıl etkilenmektedirler? Çöplerin içinde her türlü madde bulunmaktadır, bu bulunan maddelerin o canlılar üzerinde ne gibi etkisi vardır? Hormonlu yiyeceklerin ve radyasyon yayan elektronik aletlerin, kimyasal madde ile kaplı olan oyuncakların çöplerde olduğunu unutmayalım. Bütün bunarlın yan yana gelmesi ile ne gibi kimyasal reaksiyonların olduğunu bilmiyoruz. Bu konuda yapılmış bir araştırma yoktur benim bildiğim kadarı ile.

Sokakları köpeklerin ve kedilerin kaplaması yanında, evinde canlı beslemeyenler mahallerinde apartmanlarında köpek ve kedi beslemektedirler. Sokakta sahip olunan köpekler ve kediler! Evinin kirlenmesini istemeyenler sokaklarda baktıkları canlılar. Neden bu şekilde bir davranışa girilir? Çok seviliyorsa bu canlılar, neden sokakta bırakılır, her türlü saldırıya açık halde?

Büyük şehirlerde sokaklarda aşırı derece sahipli çocukta bulunmaktadır. Sahipsiz olanlar ise çöplerin etrafında kendilerine yemek ararken görürsünüz. Bu çocuklara köpekler ve kediler kadar sahip çıkılmıyor, aksine ortadan kaldırılması gereken canlılar olarak görülüyor. Onlar tinercidir, saldırgandır. Onlar bir şey istediklerinde verilmediğinde saldırgan çocukturlar. Arka sokakların karanlık gölgeleridirler. Onlar toplumun dışında yaşaması gereken yüzüdürler olarak algılanmaya devam ediliyor. Sokaklarda kediler ve köpekler kadar rahat gezemezler, nerede terk edilmiş ev varsa, nerede inşaat varsa orada görülürler. Kediler ve köpekler kadar değeri yokturlar, kulaklarında küpeleri de yoktur ki, yakacak odun için satılsın küpeleri! Onlar yaşamımızın görmediğimiz gölgeleridirler. Onların değeri yoktur bu toplum içinde, neden onların sokaklara düştüğü sorgulanmaz. Olay olduğunda ilk suçlu onlardır, sahipli olanların yanında adları dahi duyulmaz. Bir sokak çocuğu nasıl olur? Neden çocuk sokakta yaşamayı tercih eder?
Şehirlerimizin sokakları her zaman doludur, canlıdır.  Başıboş çocuklar, başıboş köpekler ve kediler… Vicdan rahatlatmak için bir parça ekmek bırakırız, onları gördüğümüzde genelde yolumuzu değiştiririz, çünkü normalde ne yapacağını hiçbir zaman tahmin edemeyiz. Kendimizi korurken, onları yok saymaya ya da ekmek verilmeye değer canlı olarak görürüz. Ekmek veririz, çünkü vicdanımız rahat dursun! Gerçi günümüzde kaç kişinin gerçek anlamda vicdanı kaldı ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder