İlaz Selêtin'in (Selahattin ŞEN) Salacı
Köyümüzde “YAPU” adını verdiğimiz binalardan ÇEŞME, OKUL, CAMİ ile Öğretmen ve İmam LOJMANlarından başka EV (konut), TAM (ahır), PİN (kümes), SAMALLIK (samanlık), SALAÇ (Salaş) gibi binalar her ailede mutlaka vardır. Bunlara ilaveten SERENDER ve TAŞFIRIN her ailede olmayıp bazı ailelerde vardır. Bilindiği gibi fırınlar bir kişiye aittir ama köylünün ortak malı gibi herkes tarafından kullanılır. Ayrıca, kış mevsiminde koyunlarını otlatmak için dağ köylerinden kalkıp sürüleriyle birlikte buralara gelen KOYUNCULAR’ın inşa ettikleri koyun barınakları olan “SAYA” lar vardı. Şimdi yok tabi.
Eski evlerimiz (Bkz:http://akbulutkoyu.blogcu.com/4772452/) iki katlı yapılıp alt kat AHIR ve EŞENE (Erzak ve küçük tarım araç-gereçlerinin konulduğu yer) olarak kullanılırken son yıllarda ahırlar konutlardan ayrı yapılmaya başlanmıştır. Samanlıklarımız da yine eskiden beri münferit yapılarımızdan olup tozu dumanı için özellikle konutların uzağına “HIRMAN” ın yanına inşa edilirdi. Makineleşmeyle birlikte harman işleri bittiği için samanlıklar da konutların yanına sığındılar. Kümeslerimiz PiN, PİNNiK ya da PiNLiK adıyla tavuklar sayesinde hâlâ yaşıyorlar.
Köyün ana geçim kaynağı TÜTÜN olduğu için SALAÇ’lar hâlâ köyün vazgeçilmez yapılarındandır. Bir ara SERA benzeri SERGEN’ler kullanılmaya başlanmışsa da salaçların yerini hiç birisi tutmamıştır. Asıl amacı kurutulan tütünleri rüzgâr, yağmur ve çiseden korumak olan bu yapılar bölgemize has mimari örneklerden biridir.
Köy ağzında SALAÇ olarak ifade edilen bu adın kökeni Macarca bir isim olan SALAŞ ( szállás ) tır. TDK sözlüğünde kelime anlamı olarak;
1. Sebze, meyve vb. satmak için kurulmuş, eğreti, derme çatma dükkân:
2.sıfat,Tahtadan yapılmış (baraka)
3.sıfat, mecaz Uyumsuz, derme çatma, kötü görünen.
Öte yandan giyim kuşam alanında “spor, bol, rahat, özenilmemiş giyim, eşofman, yırtık soluk kıyafetler için de kullanılan bir sıfattır. Salaş Sendromu için (Bkz:
Salaçlarımız ana bina ve VAGUN dediğimiz askılıklardan müteşekkil kompleks bir yapıdır. Ayrıca ilk doluluk anlarında ağırlıkları 50-60 kilogramı bulan bu vagunları yürüterek dışarı çıkarmak için tıpkı tren raylarını andırır şekilde sadece kurutma mevsiminde inşa edilip sezon bitince sökülerek bir kenara kaldırılan SALAÇYOLU adını verdiğimiz bir bölümü daha vardır.
Salaçlar KARAYEL dediğimiz kuzey-batı rüzgârları ve GÜNDOĞUSU dediğimiz doğu rüzgârlarından korunaklı olan yerlere inşa edilirler. Gün boyu güneş görebilmesi için yüksek ağaç ve binalardan uzak açık alanlar tercih edilir. Kurutulmakta olan tütünleri yağmurdan koruma amaçlı olarak inşa edildikleri için ÇATI kısmı önemlidir. Ön cephe vagonların sürülüp çıkarılabilmesi için duvarsız olup açıktır. Diğer üç duvarı ise şiddetli rüzgâr ve SEPKEN dediğimiz, rüzgârın savurduğu yağmurlardan koruyacak kadar kapalı olması kâfidir.
Salaçlar evin yakınına ve düz yerlere kurulurlar. Salaç yapılacak alanın önünde uzunca bir açık alan olması gerekir. Buraya salaç yolu denir ve ipe dizili tütünleri astığımız VAGUNLAR buralara sıralanıp kurutulurlar. Tütünün bol olduğu yıllarda vagunlar yetersiz kaldığında yapıların duvarlarına bu vagun benzeri düzenekler yapılarak buralara da tütün asılırdı. Ayrıca SERGEN adını verdiğimiz sera tipi kurutma düzenekleri de yapılmaktadır.
Salaçların yapımında kullanılacak malzemenin ağaçtan olması iyi bir kurutma için tercih sebebidir. Biriket (PiRKED), tuğla ya da taştan mamul salaçlarda muhafaza edilen tütünler uzun süren yağmurlar nedeniyle bunların içinde küflenip çürümeye yüz tutabilmektedirler. Ayrıca, aşırı sıcaklarda gölgede solması için bekletilen yeşil tütünlerin haşlanmasına sebep olabilmektedir. Bu nedenle salaçların ana malzemesi ağaçtır. Bu ön tarafı duvarsızdır ama hava alabilmesi için diğer üç duvarın da HAVADAR olması gerekmektedir.
Salaç yapmak için kalın ağaçlar balta ile köşeli hale gelecek şekilde yontulur. Dört köşesine kaba taşlardan ayak yapılır. Kalın ağaçlardan üç cephesine ön taraf açık olacak şekilde KİRİŞ dönülür. Köşelerden ve üç cephenin ortasından ağaç direkler dikilir. Direklerin üzerine tekrar kiriş dönülür ve orta kısımdan ve ön cepheden BOĞSA sağlam ve uzunca iki ağaç bağlanarak orta boğsanın orta noktasına bir direk dikilerek üzerine çatı kurulur. Taşıyıcı direkler payantalanarak sağlamlaştırılır. Çatı üzeri çeşitli örtü malzemeleri ile kaplanır (örtü bitkisi kiremit baraka vb.) Ana bina böyle kurulduktan sonra vagonlar yapılır.
Vagon yapmak için uzunca düzgün bir ağaca BONDURUK (boyunduruk) CiNiLiK denilen ince çıtayı andıran ağaçlara ihtiyaç vardır.
Balta ya da keser ile ip takabilmek için çentikler açılır. (Bazı aileler çentik yerine küçük çivi kullanmaktadır) Çentikler yaklaşık 5cm. aralıklıdır. Bu aralık standart olarak böyle sık olarak açılırlar ama dizili tütün yapraklarının boyuna göre bir ya da iki cini atlanarak kullanılmaktadır. Bir vaguna 7 ila 10 ip arası tütün asılabilmektedir.
Ciniliklerin fazla kısmı altta kalacak şekilde boyunduruğa çakılır. Cinilik aralıkları yaklaşık 70/80cm.'dir. Ciniliklerin alt uç kısımlarından etek denilen bir ince ağaç yatay olarak çakılır ve boyunduruktan etek ağacına ince bir ağaçla çapraz payanta çakılarak sallanma engellenir. İnce ağaçların seçilmesi fazla ağır olmasın diyedir. Ayrıca, bu vagonları içeri dışarı sürükleyerek taşırken yana kazaen kayıp düşmemesi için uç kısımlarına koruma çivisi ya da kenar cinilikle çapraz bağlantılı bir parça çakılır.
Salaç yolu ana binanın önündeki boş alana doğru vagon boyunda aralıkla yapılan birbirine paralel iki sıra ray sistemidir. Bu raylar için yere 150cm. yüksekliğinde sağlam kazıklar çakılır. Kazıkların üzerleri vagonların altları yer değmeyecek yükseklikte düz bir şekilde kesilir. Bu ray sistemi her yıl yeniden yapıldığı için yükseklikleri için zaten standart boyutlarda olan vagonların alt bölümlerinin boyu dikkate alınır. Kazıkların tepesine sağlam ağaçlardan CEREK dediğimiz yolluklar çakılır. Hatta eski yıl sökülen kazık ve YOLLUK’lar muhafaza edilerek tekrar kullanılır. Bu yollukların üzerine tütün vagonları dizilerek güneşte tütünlerin kuruması sağlanır. Şiddetli rüzgâr, yağmur ve Çiğ’den korumak için vagonlar salaç altına toplanır.
Eskiden salaçlarda tütün dizerdik. Gün boyu süren tütün dizmeleri geceleri imeceler halinde sürerdi. Zemini toprak olduğu için toprak pireleri bizi sarar doyana kanar bizi ısırıp dururlar, her yanımızı şişirirler biz de kaşım kaşım kaşınır dururduk. Bu zamanlarda önce Ağustos armutları olgunlaşırdı. Daldan düşen olgun armutlar patır patır düşerken çarptığı diğer armutları da peşinden düşürür ve biz bu armut düşme sesini duyunca düşen armutu kapmak için koşarak giderdik. Bir de karaca eriklerimizin de mevsimiydi. Kucak kucak toplar, hem tütün dizer hem yerdik. Uykumuzu kaçırsın diye radyo ya da teyplerin sesini iyice açardık. Birbirimizle konuşmak için bu defa bağıra bağıra konuşur, konuşmalarımız karşı köyden duyulurdu. Hey gidi günler.
/Hicabi AY, Çetin KOŞAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder