/Faruk HABİBOĞLU
Zaman zaman köylülüğün, köylü zihniyetin eleştirisini konu ediyorum yazılarıma. Kentte yerleşik olduğu halde hala köylü gibi davranan, köylü gibi yaşayanları eleştiriyorum. Bazı okurlar bundan, doğrudan köylü insanlarımızı karalıyormuşum anlamı çıkarıyormuş. Köy orjinlileri yerdiğimi sanıyorlarmış. Hayır efendim, ben asla köyde doğmuş olanları, halen köylerde yaşayanları eleştirmiyorum. Onları eleştirmek haddim de hakkım da değil. Ben kısaca kentte yerleşik olup kafası, zihniyeti, davranışı ile hala köyde yaşadığını zannedenleri tenkit ediyorum. İsterseniz satır satır bunların neler olduğunu ve böylece köylü zihniyetten neyi kasdettiğimizi bugünkü yazımıza konu edelim.
Köylü zihniyet;
-Apartmanda oturup, apartman aidatı ödememektir. Balkondan bahçeye çaydanlığı boca etmektir. Apartman damında yahut bahçesinde ev ekmeği tezgahı kurmaktır. Balkonuna tezek yığmaktır. Çocuğu komşunun çocuğu ile kavga ettiğinde akşam komşusunun kapısına tehditvari dikilmektir. Kalorifer parasını, kapıcı aidatını ödememektir. Uyarıldığı zaman da “ben kaloriferli dayre almışam, kömür parası niye istiysiz?” demektir.
-Eşinin üstüne kuma getirmektir köylü zihniyet. İki hanım iki daire sahibi olmaktır. Kentte yaşadığı halde hala başında poşu ile ayağında şalvarla dolaşmaktır. Kız çocuğunu okula göndermemektir. Oğluna öz kızına üvey evlat muamelesi yapmaktır. 7-8 çocuk sahibi olmaktır.
-Şehrin hangi köşesinde olursa olsun evinde inek, davar beslemektir. Apartman balkonunda tavuk beslemektir. 200 milyara daire alıp, içerisinde yer sergisiyle yaşamaktır. Kapısının önüne çöp torbasını koymaktır.
-Toplu taşıma araçlarında yaşlılara, hamile bayanlara yer vermemektir. Dolmuşta tıkış tıkış gitmeye razı olmaktır. Bağıra çağıra sohbet etmek, cep telefonuyla konuşmaktır.
-Caddede, sokakta tükürmektir. Yerlere çöp atmaktır. Kaldırımda insanlara bilhassa bayanlara omuz vurmaktır.
-Daha ilk tanıştığında bile karşısındakine “sen” diye hitap etmektir. Nezaket, nezahet kavramlarından bihaber olmaktır.
-Düğünde, maç coşkularında silah sıkmaktır. Gece yarısı korna çalmaktır. Arabayla giderken son ses “dım-tıs” müzik dinlemektir, dinletmektir.
-Esnaf olarak sadece köylüsü ile alış veriş yapmaktır. Kaldırıma tezgah dizmektir. Müşteriyi yolunacak kaz gibi görmektir. Şehirliye ayrı köylüsüne ayrı fiyat çekmektir.
-Hastane, banka gibi yerlerde kuyruklara aldırış etmeden öne geçmek, köylüsü hastabakıcıya torpil yaptırmaktır.
-Yolda, orda, burada kasığını kaşımak; genzini çekmek; elini kapatmadan karşısındakinin yüzüne öksürmek; ökçesi kırık kundura giymek; gömleğinin düğmelerini karnına kadar açıp göğüs kıllarını teşhir etmek; yani maganda oğlu maganda olmaktır.
-Trafikte kural tanımamaktır köylü zihniyet. Olur olmaz yere park yapmak; otomobilde davar taşımaktır. Arabasının kuyruğuna nazar boncuğu takmaktır.
-Köylü zihniyet sabah kahvaltısında kızartma yemektir. Her fırsatta isot muhabbeti yapmaktır. Midesiyle düşünmektir..
-Sosyal ilişkilerde aşiretine güvenmek, aşiret gücüyle toplumda, siyasette yer edinmektir.
-Bu İbrahimi kentte Nemrudi olarak yaşamaktır..
Evet aklınıza gelebilecek her türlü olumsuz tavırlardır köylü zihniyetin yansıması. Ve ne hazindir ki Şanlıurfamız iri bir köy olma yolunda emin adımlarla ilerliyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder